Kendini nasıl seveceksin tavsiyesi bugünlerde her yerde karşımıza çıkıyor.
Peki insan kendini nasıl sever?
İnsan Kendini Nasıl Sever?
Diğer insanları memnun etmeye çalışmak baştan kaybedilen bir savaştır. Başkalarının sizi sevmesini sağlamaya çalışmak yerine kendinizi sevmeye ve öz şefkate odaklandığınızda, kendinizle ve başkalarıyla daha sağlıklı, daha mutlu ilişkiler kurabilmeniz için öz saygınızı geliştirir ve birbirine bağımlı olan sağlıksız düşünce duygu kalıplarını kırarsınız.
Peki, neden bu kadar zor? İnsan kendini nasıl sever?
Çeşitli nedenlerle, çoğumuz başkalarını sevmeyi daha kolay buluruz. Hatta bazen olduğumuz kişiye gerçekten çok kötü davranırız. Her kimsek “o”nu, sert bir iç eleştirmene, sağlıksız ilişkilere, toksik maddelere ve kendini yaralamaya maruz bırakırız. Ancak öz sevgi eksikliğinizin nedenleri ne olursa olsun, içinize bakmaya ve başkalarına gösterdiğiniz sevgiyi benliğinize de göstermenin zamanı geldi.
Kendini sevmek, pek çok kişinin korktuğu gibi bencillik değildir. Sadece kendinizle olan ilişkinizi geliştirmekle kalmaz, başkalarına da sizi nasıl seveceklerini gösterir.
Her zaman yanınızda olacak tek kişi sizsiniz. Bu nedenle, kendi arkadaşlığınızdan keyif almanız, öz güveninizin ve iyi niteliklerinizin farkında olmanız çok önemlidir.
Hadi olduğumuz kişiye, olduğundan daha fazla şans verelim!
10 Adımda İnsan Kendini Nasıl Sever?
İnsan kendini nasıl sever? Onu mümkün kılan aşamaları sizin için derledik.
Bu bir varış noktası değil, bir uygulamadır
Nasıl bir yolculuk olacağını sizin tanımlamanız gerekir.
Olduğunuz kişiye sevgi göstermeye başladığınızda varacağınız kesin bir nokta yoktur. Bu hal ne sabittir ne de kalıcıdır.
Her halinizi alkışlamanız ve onurlandırmanız da gerekmez. Olumsuzlukları da kabul ettiğinizde yolculuk başlar.
Her şeyden önemlisi ise bu değişim tek bir gecede ya da tek bir anda gerçekleşmez. Bir alışkanlık geliştirmek gibidir: Kabul etmek ve olduğunuz kimseye karşı nazik davranmakla başlar.
Mükemmel olmayı hedeflemeyin
İnsan kendini nasıl sever, sorusunun cevabı en mükemmel hali ile sever değildir.
En kötü, en başarısız, en olumsuz halinizde bile size sevgiyle gelen en yakın arkadaşlarınızı ve aile üyelerinizi düşünün. Şimdi siz, size aynı şekilde davranıp davranmayacağınızı sorun. Hatalarına rağmen arkadaşlarımızı ve ailemizi sevmekten vazgeçmiyoruz ama çoğumuz için kusurlu benliklerimizi sevmek oldukça zor olabiliyor. TED Talk'ta konuşan ve lisanslı bir klinik psikolog olan PhD Adia Gooden, "Başkaları tarafından sevilmenin veya kendinizi sevmenin ön koşulunun mükemmellik olmadığını anladığımızda, kendimizi kabul etmeye ve belki sonunda sevmeye başlayabiliriz" diyor.
Gerçeklere bağlı kalmaya çalışarak olumsuz zihinsel anlatınıza meydan okuyun
Budistler acıyı iki ok olarak açıklar. İlk ok, başımıza gelen talihsiz olaydır; kontrolümüz dışında acı veren bir oktur. İkinci ok, o olay hakkında benliğimize anlattığımız hikâyedir; bu kendimize acı çektirme halidir. Örneğin ilk ok, sevilen birinin COVID-19'dan ölmesi olabilir. İkinci ok, onları doktora daha önce gitmeye ikna etseydin ölmeyebilirdi, düşüncesi olabilir. Başka bir deyişle, bir durum elbette duygusal olarak acı verici olabilir, ancak bununla ilgili benliğimize anlattığımız hikâye çoğu zaman acımızın ana kaynağıdır. İyi haber şu ki, bu olumsuz anlatımla acımızı arttırdığımız gibi azaltmamız da mümkün.
Farkındayız ve hepimiz farklı şekillerde deneyimliyoruz ki olumsuz düşünceleri durdurmak oldukça zorlayıcı.
Peki, zihnimizin olumsuz seslerini susturamadığımız zamanlarda kendimizi nasıl severiz?
Bununla birlikte, acı verici bir olayla ilgili pişmanlıklar veya diğer olumsuz düşünceler sızmaya başlarsa, hemen gerçeklere bakmalıyız.
- Bu düşüncelere karşı herhangi bir kanıt var mı?
- İşlerin daha az kasvetli görünmesini sağlayan tanımlayabileceğiniz bir şey var mı?
Yukarıdaki soruları sorarak zihnimizin oyunlarından kurtulmaya çalışmalıyız.
Gerçeği inkâr etmiyoruz, bunun yerine var olan her şeye aynı anda ve eşit mesafede yaklaşmayı hedefliyoruz. Örneğin, işinizden kovulmanız yaptığınız işte kötü olduğunuz anlamına mı geliyor? Performansınızla hiçbir ilgisi olmadığını kanıtlayan kanıt var mı? Ya da belki de işteki performansınız, kontrolünüz dışındaki zorluklar nedeniyle düştü. Ya da belki de işinizde gerçekten iyi değildiniz çünkü bu sizin becerileriniz ve güçlü yanlarınızla kötü bir eşleşmeydi. Ancak, bu sizin kötü ya da yetersiz bir insan olduğunuz anlamına gelmez. Tüm gerçekleri tanımlayarak, neyin kontrolünde olup olmadığınızı daha iyi anlayabilir ve zorlu bir olayın öz değerinizi tanımlamasına izin vermekten kaçınabilirsiniz.
İçsel olumsuz anlatımıza meydan okumanın bir başka yolu da bu düşüncelerin nereden geldiğini sormaktır.
Örneğin, karşılaştırmayı tetikleyen sosyal medya gönderileri, olumsuz konuşmayı besleyebilir. Liseden beri görmediğiniz birinin, hayatınızın onlarınkine kıyasla sönük kaldığını veya bir şekilde daha az değerli olduğunuzu hissettiren filtrelenmiş Instagram gönderilerini düşünün ve şunları sorgulayın:
- Bu hikâye nereden geliyor?
- Gerçekten doğru mu?
Bu sorular, benliğimizle ilgili olumsuz düşüncelerin genellikle gerçekler olmadığını, kültürel veya çocukluk şartlanmalarının sonuçları olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir.
Bazen aşırı eleştirel bir ebeveynin sesini içselleştiririz: hata yaptığında kendini azarlayan, özgüveni düşük bir anne. Ya da algılanan fiziksel kusurlarına hızlıca işaret eden bir baba. Nesiller arası kalıpları kırmak zor ama aynı zamanda olduğun kişiye şefkat göstermede güçlendirici bir adım olabilir.
Baskı ve travmalar işleri zorlaştırır
Marjinalleştirilmiş veya tarihsel olarak baskı altındaki bir gruba aitseniz, size değerli olmadığınızı söyleyen toplumsal mesajları içselleştirebilirsiniz. Ve kendi grubunuzla ilgili bu mesajların sizin hakkınızda doğru olduğuna inanmasanız bile, onları çürütmek için aşırı performans gösterme baskısı hissedebilirsiniz. Bazı insanlar, değerli olduklarını ve saygıyı hak ettiklerini dışarıdan kanıtlamaya çalışırken fiziksel, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarını ihmal ederler.
Genellikle utanç ve kendini suçlama ile mücadele eden travmalarla uğraşanlar için sevgiye layık olduklarına inanmak daha zor olabilir. Cinsel saldırı veya sınırları aşan başka bir şey gibi kişilerarası travmadaki örtük mesaj ise saygıya layık olmadığınızdır. Travmadan kurtulanların bu mesajı içselleştirmeleri ve 'Bu kişi bana bunu yaptığına göre bende bir sorun olmalı' diye düşünmesi çok yaygın görülen bir durumdur.
Tüm bunları deneyimliyorken insan kendini nasıl sever? Tek başınıza mücadele etmeniz zordur. Bu nedenle, mutlaka bir uzman terapist ile görüşmeniz gerekir.
Her şeyden önemlisi ise bedenlerimizi onurlandırmalı ve olduğumuz gibi kabul etmeliyiz. Böylece, onlarla olan ilişkimizi yargılamaktan uzaklaştırabilir ve onların ve bizim sevgiye ve ilgiye layık olduğumuzu kabul edebiliriz.
- Bedenimizi onurlandırmak ne demek?
Uçucu yağlar veya kokulu mumlarla ılık bir banyo yapmak veya en sevdiğiniz şarkılardan bazılarını sıraya alıp oturma odanızda dans etmek gibi sakinleştirici kişisel bakım klasikleri ile bunu yapmanız mümkündür. Ancak, küçük aktiviteler de oldukça etkili olabilir. Örneğin yürüyüşe çıkmak, tek başınıza lezzetli bir yemek yemek veya rahat bir pantolon giymek gibi.
Sınırlar bizi korur
‘Sınır koyarak insan kendini nasıl sever’ diye merak mı ediyorsunuz?
İlişkilerde güvenli sınırlar belirlemek, önemli bir adımdır. Değersizlik duygularını tetikleyen insanlara, ebeveynlere, arkadaşlara veya ortaklara zamanınızı ve enerjinizi vermekten kaçının. Boş bir kuyuda su aramayın. Zevk, rahatlık, güvenlik ve iletişim etrafında odaklanan ilişkisel ve cinsel seçimler yapmaya özen gösterin. Örneğin, kendinizi kötü hissetmenize neden olan (romantik ilişkilerde kırmızı bayrak) biriyle ilişkinizi bitirmek zorunda kalabilirsiniz. Ve tüm iletişimi hemen veya hiç durduramıyorsanız (örneğin, talepkar bir patron veya eleştirel bir ebeveyn söz konusu olduğunda), radikal bir kabullenme pratiği yapmayı (yukarıda ana hatlarıyla belirtildiği gibi) ve hatta küçük sınırlar koymayı denemelisiniz. Sizi üzen sevdiğiniz biriyle yaptığınız bir telefon görüşmesini bitirmek veya akşamın belirli bir saatinden sonra iş e-postanızı kontrol etmemek gibi basit görünen eylemlerde zaman içinde büyük etkilerini göstereceklerdir.
Benliğinizi olduğu gibi kabul etmek değerlidir
Daha önce de belirttiğimiz gibi, sosyal medya etkileyicileri, kendini sevmeyi yüzeysel ve hatta zehirli gösterebilir ("kendini sevmeyi" kişinin eylemlerinin sorumluluğunu almaktan kaçınmanın bir yolu olarak kullanması veya başarıyı ayrıcalık yerine kendini sevmeye atfetmesi gibi). Ancak bunu, kim olduğunuzun kabulü ve kişisel gelişim taahhüdü olarak tanımlarsanız, hayatınızı derinden etkileme potansiyeline sahip olursunuz.
Listenin başında siz varsınız
Bunu yaptığınız için kötü hissetmeyin. Özellikle kadınlar, başkalarına öncelik vermeye daha meyillidirler. Bunun da bir zamanı ve yeri vardır. Zihinsel veya duygusal sağlığınıza mal olan bir alışkanlık olmamalıdır.
Ruhunuzu, zihninizi ve bedeninizi sıkıştırmamak için zaman yaratmaya çalışın. Sıkıştığınız zamanlarda esnemeye çalışın ve bunu yapmadan, yani yeniden şarj olmadan, üstünüze ciddi bir yük bindirmemeye özen gösterin. Günü ister yatakta, ister dışarıda doğada geçiriyor olun, stresinizi azaltmanıza ve buna zaman ayırmanıza yardımcı olacak şeyi bulun.
Kararlarınıza güvenmelisiniz
Çoğu zaman kalbimizde neyin en iyi olduğunu bildiğimiz halde, benliğimizden ve doğru olanı yapma yeteneğimizden sık sık şüphe duyarız. Duygularınıza güvenin. Hissettiğiniz şey genelde doğrudur. Gerçekle bağlantınızı da kaybetmemeye özen gösterin. Kendinizi herkesten daha iyi tanıyorsunuz, bu yüzden en iyi savunucunuz siz olun.
Hayatın sunduğu her fırsatı değerlendirin veya şansınızı yaratın
Hayatınızdaki bir sonraki büyük adım için zamanlama beklediğiniz kadar mükemmel olmayabilir. Ancak bu sizi hedeflerinize ve hayallerinize ulaşmaktan alıkoymamalıdır. Bunun yerine, anı yakalayın çünkü o bir daha geri gelmez.
Hata yapma lüksünüz var
Küçüklüğümüzden beri bize tekrar tekrar "kimse mükemmel değildir, herkes hata yapar" denilir. Ancak yaşlandıkça, hata yapmama konusunda daha fazla baskı hissedersiniz. Kendinizi biraz rahat bırakın! Hatalar yapın ki onlardan öğrenip gelişebilesiniz. Geçmişine sahip çıkın. Bir zamanlar kim olduğunuzdan bugün kim olduğunuza ve bir gün kim olacağınıza doğru sürekli değişiyor ve büyüyorsunuz.
Bu yüzden, mükemmel olmanız gerektiğini söyleyen kafanızdaki o sesi unutun. Hatalar yapın çok sayıda! Kazanacağınız dersler paha biçilemez.
İnsan kendini nasıl sever? İşte böyle, adım adım. Yaşanılan her anın bir deneyim olduğunu düşünerek, olduğu kişiye karşı nazik ve anlayışlı olarak.
Kendimizi Sevmekle İlgili Merak Edilenler
Kendini sevmek ne anlama gelir?
İnsan kendini nasıl sever bulmak için öncelikle bununla ne kast edildiğine bakmamız gerekir.
Olduğumuz kişiyi kabullenmek, iyi kötü her haline sahip çıkmakla başlar her şey. Her halimizi onaylamak zorunda değiliz ama onaylamadığımız yanlarımız için kendimizi de kırbaçlamamalıyız.
Bırakın içinizdekiler de aksın. Uzaktan bir izleyin yaşadıklarınızı, tepkilerinizi, duygularınızı ve her anınızı. Tüm bunları en sevdiğiniz arkadaşınız, anneniz ya da eşiniz deneyimliyor olsaydı onları da böyle kırbaçlayabilir miydiniz?
Neden bu kadar önemlidir?
Duygularınızı, düşüncelerinizi ve eylemlerinizin sonuçlarını oldukları gibi kabul etmek ve fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığınıza öncelik vermek çok önemlidir. Ancak bunu yapabildiğinizde hayatta sağlıklı seçimler yapmaya motive olursunuz. Kendinize büyük saygı duyduğunuzda, refahınızı besleyen ve size iyi hizmet eden şeyleri seçme olasılığınız daha yüksek olur.
Bir insan kendini nasıl bulur?
Yaşadığımız her an bir maceranın içindeyiz.
Hangi macerayı kast ediyoruz? Mükemmel bir iş ya da en büyük, en muhteşem evi arama yolculuğu mu? Ya da kim olduğumuzu mu?
Bu sorunun cevabı kişiden kişiye farklılık gösterse de size yardım edebilecek birkaç adım vardır.
İşte o adımlar:
- Sizin için ideal yaşamın ne olduğunu betimleyin
- İlişkilerinizde nasıl biri olduğunuzu anlamaya çalışın
- Tek başınıza yapabildiğiniz şeylerin bir listesini oluşturun
- Tutkularınızın neler olduğunu belirleyin
- Nerelerde ve nasıl tıkandığınızı görmeye çalışın
- Değerli bulduğunuz kişilerin, duyguların, anların, anıların bir listesini yapın
- Farklı düşüncelere ne kadar açık olduğunuzu sorgulayın
Kendimizi nasıl severiz öğrenmeyi kolaylaştıracak birkaç ipucu vermeye çalıştık. İhtiyaç duyduğunuz terapiye başlayarak içsel yolculuğunuzu daha sağlıklı bir noktaya taşıyabilirsiniz.
Terapiyi Destekleyecek Birkaç Öneri
"İnsan kendini nasıl sever" yolculuğunun en önemli adımı size özel bireysel tedavi yöntemleri ile çalışabilecek profesyonel bir destek almaktır.
Tedavi sürecinizi en iyi şekilde destekleyecek birkaç adımdan bahsedeceğiz:
- Meditasyon: Meditasyon, benliğinizi merkeze almanın güzel bir yoludur. Hayat stresli bir şekilde aktığında veya zihninizi susturamadığınız anlarda, her zaman meditasyona dönebilirsiniz. Tek yapmanız gereken sessiz, rahat bir yer bulmak, gözlerinizi kapatmak ve sadece nefes almak.
Nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız veya yalnızca rehberli meditasyonu tercih ediyorsanız, bir uygulama indirmenizi tavsiye edebiliriz: Insight Timer. Rahatlamanıza ve yeniden dengelenmenize yardımcı olmak için 5 ila 60 dakikalık veya daha uzun meditasyonlar içerir. Her gün zihninizi rahatlatmaya adadığınızda, yaşadığınız değişikliklere inanamayacaksınız.
- Dikkatli hareket: Vücudunuzu dikkatli bir şekilde hareket ettirmek, egzersiz yapmaktan veya çalışmaktan çok farklıdır. Bu, nefret ettiğiniz bir şeyi yapmaya zorlamakla ilgili değildir. Bu, vücudunuzu ayarlamak ve kendinize neye ihtiyacınız olduğunu sormakla ilgilidir. Vücudunuzu hareket ettirmenin en etkili yollarından biri köpeğinizle dışarıda yürümek olabilir. Gökyüzüne, çiçeklere, ağaçlara ve etrafınızdaki güzelliğe bakmak da olabilir. Vücudunuzun o anlarda nasıl hissettiğini düşünün. Basit ama paha biçilemez anlar.
Hem bedeninizi hem de zihninizi iyi hissettiren bir hareket yolu bulun. Belki bir yürüyüş ya da yoga dersi aradığınız şey olabilir. Dikkatli hareket seçiminizi bulamadıysanız, aramaya devam edin. Çünkü onu bulmanın en iyi yanı, hoşunuza giden bir şey seçebilmenizdir.
- Güzel bir okuma: İnsan kendini nasıl sever, keşfetmeye ilk başladığınızda, bunun ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyor olabilirsiniz. Başka birini nasıl seveceğimi biliyor olabilirsiniz, ama ya siz? Sizinle konuşan bir kitap (veya kitaplar!) bulmak, kendini sevmenin ve zihin sağlığının son derece önemli bir parçasıdır.
Gidin ve bir kitapçıda kaybolun. Kendini sevme kitabı koridorunda yürüyün ve sizi neyin seçtiğini görün.
- Neşe ile kuşanın :Zamanının çoğunu nerede geçiriyorsunuz? İş yerindeki masa mı? O, sizin arabanız mı? Etrafınıza baktığınızda, bir neşe patlaması hissediyor musunuz? Değilse, bir sonraki adım kesinlikle sevdiğiniz bir ortam yaratmaktır.
Taze çiçekler, olumlu mesajlar, sevdiğim insanların resimleri, tuz lambaları, uçucu yağlar ve en sevdiğim kitaplar etrafımı sarmayı en sevdiğim şeyler. Size neşe getiren şeylerle dolu rahat bir ortamda olduğunuzda bu bir kendini sevme eylemidir. Sadece etrafına bakarak gülümseyebildiğiniz zaman, kendini sevme pratiği yapıyorsun demektir!
İnsan kendini nasıl sever, etrafına baktığında hissettiği neşe ile!
Kaynakça
How to Love Yourself for Real, According to Therapists, self.com, 2022
13 Steps to Achieving Total Self-Love, healthline.com, 2022