Sempati nedir diye sorulduğunda, genellikle bir kişiye karşı hissedilen yakınlık, sıcaklık ve duygudaşlık durumu olarak tanımlanır.
Ancak, empati ve sempati arasındaki farklılıklar genellikle karıştırılır.
Bu yazıda, sana sempati nedir ve empatiden nasıl farklı olduğunu anlatacağım.
O zaman hadi başlayalım!
Sempati ne demek; sempati kelimesinin kökeni Yunancaya dayanmaktadır. Kelime, Yunanca ‘‘syn’’ (birlikte) ve ‘‘pathos’’ (hissetmek) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.
Her ne kadar Türkçe'de herhangi bir kimseye karşı hissedilen yakınlık, sıcaklık ve duygudaş olma hali şeklinde kullanılıyor olsa da aslında sempati ne demek?
Bir başka kişi tarafından duyulan herhangi bir duyguyu algılama, anlama ve bu duyguya tepki verme anlamına gelir.
Bu karışıklığın sebebini anlayabilmek için önce empati kelimesinin anlamına bakmak gerekiyor.
Empati kelimesinin kökeni de tıpkı sempati kelimesinde olduğu gibi Yunancaya dayanıyor. Kelime, ‘‘-en’’ (iç, içine, içinde) ve ‘‘pathos’’ (hissetmek) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir.
Empati ne demek; karşındakinin hissettiklerini aynen hissetmek, deneyimlemektir. Kişiler bu deneyimi hayal gücü aracılığı ile yaşar ve bu esnada duygularını karşılarındaki insanmış gibi bire bir yaşarlar.
Sempatide ise durum benzer olduğu kadar farklıdır. Sempati; karşındaki insanın duygularını onun yerine yaşayabilmektir.
İki kavram arasındaki farkları liste halinde okumak, bu farkları daha kolay kavramana yardımcı olabilir;
Sempati:
Başkasının ne hissettiğine yönelik düşünceler olması halidir
Sorunları yüzeysel olarak algılayıp kavramayı sağlar
Seni, kendi duygularını engellemeye ya da bastırmaya iter
Soruna/sorunlara sadece kendi perspektifinden yaklaşmana yardımcı olur
Yargılamalara neden olabilir
Sorunu/sorunları olan kişiye o sormadan tavsiyelerde, telkinlerde bulunma eğilimini artırır
Empati:
Başkasının ne hissettiğini aynen hissetme halidir
Herkesin hislerini anlama durumudur
Yargılama yoktur
Başkalarını, her ne söyleyecek olurlarsa olsunlar, aktif şekilde dinleyebilmeyi sağlar
Kendi perspektifinin yanı sıra başkalarının perspektiflerini de keşfetmene olanak tanır
Nüansların ve sözsüz ipuçlarının farkında olmayı beraberinde getirir.
Görebileceğin üzere, empati ve sempati birbirine benzeyen ama aslında farklı iki kavram olarak yaşantımızda yer alır.
Böylesi net bir karşılaştırma yapmak ne kadar doğrudur tartışılır; çünkü her iki kavram da herhangi bir olumsuzluğa işaret etmez, aksine her ikisi de gayet yapıcı iki duygu durumudur.
Yine de sempati mi, empati mi? sorusuna şu yanıtı verebileceğimizi düşünüyoruz:
Sempati, başkaları ile derin bir bağ kurman konusunda sana yardımcı olamaz. Bunun nedenini, az önce oluşturduğumuz listelerde de bahsi geçen ‘‘yüzeysel anlayış’’ ile açıklamak mümkündür.
Sempati, sorunları yüzeysel olarak algılayıp kavrama ile sınırlı olduğundan; derin bağlantıların kurulumunda rol oynayamaz.
Empati ise tam tersi, sorunlara sorun sahibinin olduğu noktadan bakmayı gerektirir ve bu yönü ile de sempatinin aksine derin bağlar kurmada başrol görevi görür.
Ayrıca empati; doğası gereği yüksek performansa da işaret eder.
Empati kurabiliyorsan, nerede olursan ol kuvvetli bağlar ve hızlı yükselişler olasıdır.
“Merhamet, sempati ve empati ile aynı şey midir?” kesinlikle hayır. Empati ve sempati karmaşasına paralel olarak, merhamet kavramının da bu kavramlar ile ayrıca bir başka karmaşaya yol açabildiğini söyleyebiliriz.
Merhametin ne demek olduğundan başlayalım. Merhamet kelimesinin kökeni Latincedir. ‘‘com’’ (ile) ve ‘‘patior’’ (acı çekmek) kelimelerinin birleşiminden oluşan merhamet (compassion); kökeninden de anlaşılacağı üzere bir başkasının acısına, o acıyı derinden hissederek ortak olmaktır.
Kısacası merhamet, bir başkasının acısı ile acı çekmektir. Bu tanım üzerinden şunu tahmin etmek zor değil: empati ve sempati kelimelerinin kullanımda birbirinin yerini tutması (bunun yanlış olduğunu artık öğrendik tabii) bu ikiliğin içerisinde merhamet kelimesinin de sık sık kendine yer edinmesi ile içinden çıkılmaz bir hal alabilir.
Merhamet, özellikle empati ile çok kez karıştırılır. Bunun sebebi şudur: Merhametin de empatinin de yolu, başkalarının duygularını anlamaktan geçer.
Başkaları ile derin bağlar kurabilme ve onların acılarına ortak olabilme isteği (ve hatta yetisi) gerek merhamet kavramında gerek ise empati kavramında karşılaşabileceğimiz istek ve yetilerdir.
Gel gelelim merhamet, kişinin acıyı hissetmede bir yere kadar gidebilmesi demektir ki bu da empati ile arasındaki farkı açıklamak için yeterli bir özelliktir.
Acıyı hissetmekten öteye geçebilmek için (örneğin acısını hissettiğiniz ve paylaştığınız kişiye yardım eli uzatabilmek için) merhametten öte empatiye gereksinimin vardır; çünkü empati, karşındaki kişinin yerine kendini koymanı sağlar.
Kişi, acı duyan bir diğer kişinin yerine kendisini bizzat koyduğunda; onun yaşadıklarını öylesine içselleştirir ki bu içselleştirme yardımcı ve destek olma konusunda kişiyi yüksek derecede motive eden bir unsura dönüşür.
Sempati kendi kendine, bir anda, pat diye oluşmaz elbette.
Sempatinin oluşumu ve yüksek seviyeye ulaşabilmesi için birkaç unsur şarttır. Bu unsurları şu şekilde sıralayabiliriz:
Karşındaki kişinin ilgini çekiyor olması gerekir.
Dikkatsizlik, sempatinin önüne geçer. Birine sempati besleyebilmek için dikkat şarttır.
Karşındaki kişinin besleyeceğin sempati duygusuna muhtaç olduğunu hissetmen gerekir. Burada sözünü geçirdiğimiz, yana yakıla bir muhtaç olma hali değil tabii ki. Kastettiğimiz şey, karşındaki kişinin de sana ve senin sempatine açık olmasıdır.
Karşındaki kişinin senin sempatini kazanmak için çaba göstermemesi, muhtaçlık düzeyini sempati kazanmak üzere yukarıya çıkarmaya çalışmaması da sempati oluşumunda fazlasıyla etkilidir.
Mesafeler de sempati oluşumunda önemli rol oynar. Fiziksel anlamda bize daha yakın olan kişilere karşı bizden uzakta olanlara kıyasla daha fazla sempati duyma eğiliminde oluruz. ‘‘Mekansal yakınlık’’ kavramı tam da bu noktada devreye girer.
Bize benzer, pek çok ortak noktaya sahip olduğumuz kimselere karşı da daha fazla sempati beslemeye yatkınızdır. Bu da ‘‘sosyal yakınlık’’ kavramı ile ilintilidir ve bu kavram ile açıklanır.
Biri ile çok benzer ya da aynı durumu yaşamak da o kişiye karşı sempati duymamızı sağlar.
Bu unsurların devreye girmesi, sempatinin oluşumunu ve yüksek seviyeye ulaşabilmesini sağlar.
Birkaç yıl önce Psikolog Susan Silk ve Mediyatör Barry Goodman; sempati göstermenin en uygun yolu olarak varsayabileceğimiz basit bir diyagram tasarımı yaptı. Bu tasarım; kişilerin diğer kişilere keder, ıstırap veya benzeri sorunlarda nasıl yanıt vermesi gerektiğini anlatmak üzere ortaya koyuldu.
Diyagram, şekli gereği ‘‘Halka Teorisi’’ adını aldı. Halka Teorisi’nin ardında yatan fikir oldukça basit.
Bir dizi eşmerkezli daire hayal et. Ortadaki daire, herhangi bir travmadan doğrudan etkilenen kişi ya da kişileri temsil eder. Bir sonraki daire, bu kişi veya kişilerin doğrudan aile fertlerini ve en yakın arkadaşlarını gösterir. Daha sonrasında çizeceğin dairelerde ise uzak akrabalar, arkadaşlar, tanıdıklar gibi doğrudan yakınlığın olmadığı çeşitli kimseler yer alır.
Çevrenin genişliği ile paralel olarak, dairelerin sayısı artabilir veya azalabilir. Bu tamamen bahsi geçen kişiye bağlıdır.
Çemberin en ortasında yer alan kişi, yani teorinin öznesi, isteklerini kime isterse ona söyleyebilir. Bu kişi, tüm hayal kırıklıklarını dilediği zamanda dilediği şekilde aktarabilir. Kalan çemberlerde yer alanlar ise problemlerini yalnızca dışa doğru aktarma şansına sahiptir.
Söz konusu içe doğru aktarım olduğunda, yapabilecekleri sempati gösterme ve rahatlatma ile kısıtlıdır.
Halka Teorisi’nin kuralı açık ve nettir: İçe doğru rahatlat, dışa doğru at.
Halka Teorisi’nin bu kuralına bağlı kalındığı takdirde; etkili şekilde sempati gösterme ve sıkıntılarını sana destek çıkabilecek, yardımcı olabilecek en doğru insanlar ile paylaşma noktasında hiçbir problem yaşanmayacağı iddia edilmektedir.
Sempati doğuştan gelir; fakat bu, aynı zamanda öğrenilebilir olduğu gerçeğini değiştirmez.
12 aylıktan küçük çocuklarda gözlemlenen bazı davranışlar, sempatinin öğrenilebilir oluşunu kanıtlar niteliktedir.
Önce, sempatinin doğuştan gelişine yönelik iki örnek sunalım:
Bir bebeğin bir başka bebek ağladığında ağlamaya başlaması
Bir bebeğin, böyle bir şey talep edilmemesine rağmen, anne ve babasına kendiliğinden oyuncaklarını vermesi
Yukarıda bahsi geçen davranışlar, temel sempatik tepkilerdir. Bu sempatiklik hali, bazı çocuklarda daha baskındır; yani bazı çocuklar, doğaları gereği diğerlerine nazaran daha sempatik ve sosyaldir.
Diğer yandan, az evvel de bahsettiğimiz gibi, sempatinin öğrenilebildiğine yönelik örnekler de vardır tabii; zira çocuklar geliştikçe öğrenirler ve çevreden gelen öğretiler sempatiye yönelik olduğunda sempati duymanın ne demek olduğunu keşfederek bu yönde davranışlar sergilemeye meyillidirler.
Ergenlik çağındaki kimselerin bencil davranışlar sergileme eğiliminde olduğu düşünüldüğünde, sempati duyma yetisinin çocukluk, ergenlik ve çok yüksek ihtimalle yetişkinlik dönemlerinde de gelişmeye devam ettiği sanılmaktadır.
Bu da sempati duyma yetisinden şüphe duyan, bu yetiyi geliştirmesi gerektiğini düşünen kişiler için iyi haber demektir!
Sempati duyma yetisini, yetişkinliğin boyunca da geliştirerek kendinde gördüğün bu açığı ortadan kaldırabilmen ihtimal dahilindedir.
Sempati, sağlıklı bir iletişim için gerekli sayılabilecek öğelerden biridir; çünkü sempati duymak, iletişimi kolaylaştırmanın yanı sıra kalitesini de artırır.
Sempati duyduğun ve duymadığın iki kişiyi hayal et.
Hangisi ile konuşmaya, yazışmaya daha hevesli olursun? Hangisi ile iletişim kurarken daha az zorlanırsın? Hangisi ile kurduğun iletişim sana kendini iyi hissettirir?
Tüm sorulara cevabının ‘‘Daha çok sempati duyduğum kişi’’ olduğunu tahmin ediyoruz.
İşte tam da bu sebepten ötürü sempatinin iletişimde kilit rol oynayabilme potansiyelini hafife almamak gerekir.
Psikolojide sempati; bir başkasının duygularına karşı anlayışlı, ilgili ve empatik olma durumunu ifade eder. Bu, başka bir insanın yaşadığı zorlukları anlamak ve onlara karşı anlayışlı bir tutum sergilemek anlamına gelir. Sempati, empati ile ilişkilidir ancak empatiden farklı olarak, sempati kişinin duygularını başka biriyle aynı seviyede hissetmek değildir. Bunun yerine sempati, başka bir insanın duygularına anlayış ve ilgiyle yaklaşmak ve onlara karşı destekleyici bir tutum sergilemek anlamına gelir.
Sempati, günlük yaşamımızda birçok örnekle karşımıza çıkabilir. Örneğin, bir arkadaşımızın sevdiği birinin öldüğünü duyduğumuzda onunla empati kurarak üzüntüsünü paylaşabiliriz. Ayrıca, iş arkadaşımızın zor bir projeyle başa çıkmakta zorlandığını gördüğümüzde ona destek olmak için çaba göstermek de sempati örneği olarak verilebilir.
Sempatik insanlar, başkalarının duygularına karşı anlayışlı ve empatik olan kişilerdir. Bu insanlar, başka insanların duygularını anlamak ve onlara karşı duyarlı bir tutum sergilemek için çaba gösterirler. Ayrıca, sosyal ve iletişimsel becerileri ile başkaları ile iyi bir iletişim kurabilen kişiler olarak tanımlanırlar.
Sempati bir duygu değil, duygu ve davranışların bir bileşimidir. Sempati, bir başka kişinin duygularını anlamak ve onlara karşı anlayışlı bir tutum sergilemek için duygusal ve davranışsal bir çaba gerektirir. Bu nedenle sempati, bir duygu olmak yerine, duygu ve davranışların bir arada çalışmasıdır.
Sympathy, SkillsYouNeed, 2021
Sympathy., Psychology Dictionary
Empathy vs Sympathy: What’s the Difference?, Six Seconds, 2021
Sana en uygun online psikolog ile eşleşmek için testi çöz
BAŞLAİlk seansın %15 indirimli
Kod: BASLA15Terapine Şimdi Başla
Terapistleri GörüntüleTerappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.