Yazan: Terappin | 22 Eylül 2022 tarihinde yayınlandı. 19 Ocak 2023 tarihinde güncellendi.
Motivasyon, hedefe giden yolda adım atabilmemiz için önemli bir itici güçtür; ancak bu itici güç, varlığını her zaman hissettiremeyebilir. Motivasyon kaybı yaşayanlar ve motivasyonlu olmakta zorlananların en önemli ortak noktası, bu durumun tıpkı bir kısır döngü gibi sürekli tekrar edeceğini sanmalarıdır. Oysa bu olumsuz düşüncelere hiç mi hiç gerek yok! Üstelik, bu sanrının yarattığı umutsuzluğun da motivasyonunuzu kötü etkilediğini hatırlamanızda fayda var. Motivasyon kavramının ne anlama geldiğini öğrenmek, onu geri kazanabilmek için iyi bir başlangıç olacaktır.
Bu yazımızda:
sorularını yanıtlayarak motivasyon kavramını derinlemesine inceleyecek ve bu sayede onu, gerektiğinde kullanabileceğimiz bir kaynak olarak hayatımıza katmanın yollarını birlikte keşfedeceğiz!
Motivasyon, belirli bir hedefe yönelik bizi harekete geçiren; bu hareketi yönlendiren ve sürekliliğini sağlayan sürece verilen isimdir. Bireylerin hedeflerine yaklaşabilmek, onları gerçekleştirebilmek için bu hedeflere doğru ilerleme kaydetmesi gerekir. Motivasyon tam da bu noktada devreye girerek bilişsel, duygusal ve sosyal güçler bütünü olarak bu ilerlemeye zemin hazırlar. Bu sebepledir ki gündelik dilde ‘‘motivasyon’’ kavramı, davranışlarımızın altında yatan nedenleri tanımlamak için de kullanılır.
Motivasyonun ne olduğunu anlamak, onun neden bu kadar önemli olduğunu da açıklıyor. Evet, motivasyon ve dolayısıyla motivasyonlu olmak oldukça önemli çünkü aksi takdirde hedeflerimize ulaşmak için harekete geçmemiz pek de mümkün görünmüyor. Bu da motivasyonun öneminin bilincinde bireylerle henüz bu bilince erişmemiş bireyler arasında bazı farklılıklar görmemize yol açıyor. Motivasyonun ve motivasyonlu olmanın önemini kavrayan bireyler:
Motivasyonun iki ana türü mevcut. Bunlardan birincisi ‘‘Dışsal Motivasyon’’ olarak adlandırılırken, diğeri ‘’İçsel Motivasyon’’ olarak adlandırılıyor. Ana motivasyon türlerine ek olarak, araştırmacıların ‘‘Aile Motivasyonu’’ adını verdiği bir motivasyon türünün de ayrıca var olduğu tartışılıyor:
Bilimsel araştırmalar, motivasyonun 3 temel bileşeni olduğunu ortaya koyuyor: Aktivasyon, Devamlılık ve Yoğunluk. Peki ama bu bileşenler ne anlama geliyor?
Her bir bileşenin hedefe giden yolda nerede durduğunuza ya da duracağınıza dair önemli öngörüler sağladığını bilmelisiniz. Yüksek aktivasyon, hedefinizi gerçekleştirmenizin daha olası olduğunu gösterirken; yüksek devamlılık ve/veya yoğunluk, hedefinize ulaşıp ulaşamayacağınızı; ulaşmak için ne denli çaba sarf edeceğinizi gösterir.
Psikologlar tarih boyunca insan davranışlarının ardında barınan motivasyonlara yönelik çeşitli teoriler oluşturmaya gayret etmiştir. Bu teorilerden en bilinenler şunlardır:
İçgüdüsel Motivasyon Teorisi: Günümüzde adını çokça duyduğumuz ünlü psikolog Sigmund Freud başta olmak üzere William James, William McDougal gibi psikologlar tarafından ortaya atılan İçgüdüsel Motivasyon Teorisi, insan davranışlarının motivasyon kaynağı olarak bireylerin doğuştan sahip olduğu belli başlı biyolojik içgüdüleri işaret eder. Bu içgüdülere örnek olarak organizmaların hayatta kalmalarına yardımcı olmalarıyla da bilinen korku, sevgi ve temizliği verebiliriz.
Dürtü Azaltma Teorisi: Psikolog Clark Hull tarafından geliştirildiği bilinen Dürtü Azaltma Teorisi; insanların yemek yemek, su içmek, uyumak gibi temel biyolojik dürtülere sahip olduğunu ve bu dürtüleri giderme ihtiyacının insan davranışlarını motive ettiğini ileri sürer. Clark Hull’un teorisine kıyasla gündelik hayatta daha sık işittiğimiz, ismini yaratıcısı Abraham Maslow’dan alan Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi de benzer bir noktaya değinir. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi, temel psikolojik ihtiyaçları giderme isteğinin bireyde yarattığı motivasyondan bahseder. Giderilen her bir ihtiyaç, bir sonraki ihtiyacın dikkate alınmasına olanak sağlar ve böylece bir motivasyon zinciri oluşmuş olur.
Uyarılma Motivasyon Teorisi: Uyarılma Motivasyon Teorisi, bireylerin optimal uyarılma seviyelerini koruyabilmek için belli davranışlarda bulunduğunu ve bu davranışların motivasyonunun optimal uyarılma seviyesinde sabit kalabilmek olduğunu söyler.
Motivasyon düşüklüğünün veya yoksunluğunun çeşitli nedenleri olabilir ve bunlar kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Yine de bilinen nedenlerin başlıca olanlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Motivasyon kaybedilebildiği gibi üzerine yoğunlaşıldığında kazanılabilen de bir güçtür. Tıpkı yaşam gibi motivasyon da doğrusal bir süreç değildir, hep aynı düzeyde ilerlemez. Zaman zaman motivasyonunuzda dalgalanmalar yaşayabileceğinizin bilincinde olup bu dalgalanmalara karşı önlem alabildiğiniz sürece motivasyon kaybından korkmanıza gerek olmadığını bilmelisiniz. Aşağıda okuyacağınız maddeleri motivasyonlu hissetmediğiniz dönemlerde kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Bu sayede kaybettiğiniz motivasyonunuza daha kısa sürede kavuşabilir, bir türlü varlığını hissedemediğiniz motivasyonu yakalamaya başlayabilirsiniz:
Terappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.