Günümüzde antidepresanlar en yaygın şekilde kullanılan ve en çok reçete edilen psikiyatrik ilaçlar arasındadır. Antidepresan denilince bu grupta yer alan ilaçların yalnızca depresyon belirtilerinde ve tedavisinde kullanıldığını düşünen pek çok kişi bulunmaktadır. Ancak antidepresanlar oldukça geniş kullanım alanına sahiptir. Antidepresanların etki ve yan etkilerinden faydalanılarak pek çok psikiyatrik hastalık tedavi edilmektedir.
Depresyon başta olmak üzere yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, yeme bozukluğu, obsesif kompülsif bozukluk ve kronik ağrı gibi pek çok hastalıkta kullanılmaktadır. Bu ruhsal hastalıklar beyinde nörotransmitter denilen sinir hücreleri arasında haberleşmeyi sağlayan maddelerin dengesinin bozulmasına sebep olmaktadır. Antidepresanlar beyindeki bu bozulan nörotransmitter dengesini değiştirerek tedavi etmek için kullanılır.
Antidepresanların insanlar üzerindeki etkisi 1970’li yıllarda keşfedilmiştir. Ülkemizde kullanılmaya başlandığı yıldan itibaren kullanım miktarı her yıl giderek artmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın verileri, 2020’ye kadarki 11 yılda antidepresan kullanım miktarının yaklaşık yüzde 70 arttığını göstermektedir.
Bu kadar yaygın kullanımına rağmen insanların çoğunluğu bu ilaçlar hakkında ya kısıtlı bilgiye ya da yanlış bilgiye sahiptir. Antidepresan tedavisine bir hekim tarafından yeterli değerlendirmeler yapıldıktan sonra kişiye özel bir tedavi protokolü ile başlanmaktadır. Tedavi amaçlanırken hasta özellikleri; yaş, ek medikal durumlar, kullanılan diğer ilaçlar, hamilelik gibi riskli durumlar göz önünde bulundurulmaktadır.
Antidepresanlar hakkında yeterli ve doğru bilgiye sahip olmak hem tedavinin başarılı olmasını hem de kişilerin bu süreci daha iyi yönetmelerini sağlar. Hasta ve yakınlarının hastalık ve ilaç kullanımı konusunda eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri tedaviye uyumu arttıran ilk faktörlerden bir tanesidir. Kişilerin antidepresan kullanımına karar verdikten sonra bilmeleri gereken yedi önemli nokta vardır:
Hemen hemen tüm antidepresanlar kullanılmaya başladıktan 1-3 hafta içinde etkisini göstermeye başlamaktadır. Bu etki kişinin metabolizması, hastalığın türü ve şiddeti, hastalığın belirtilerine göre farklılık göstermektedir. Ancak kullanılan ilacın kesin olarak etkili olup olmadığını anlamak için 4-6 haftalık süreye ihtiyaç vardır.
4-6 haftalık süre içinde olumlu bir yanıt alınamadıysa bu ilaçta ısrar edilmemelidir. Hekimin başka bir antidepresana geçme ya da başka bir ilaç ekleme önerisine iş birliği içinde yaklaşılmalıdır. Kişinin ya da ailesinden birinin daha önce kullanmış olduğu antidepresif ilaç varsa öncelik ona verilebilir.
Antidepresanların yan etkileri çoğunlukla ilk iki hafta içinde belirgin olarak görülebilmektedir. Bu yan etkiler genellikle zamanla azalmaktadır. Yan etkiler ve şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterir. Her hastada yan etki ortaya çıkmayabilir ve birçok insan için yan etkiler hafif derecede olmaktadır. En sık karşılaşılan yan etkiler; mide bulantısı, iştahta artma veya azalma, kiloda artma veya azalma, kabızlık veya ishal, uyku hali, uyku bozuklukları, baş dönmesi, baş ağrısı, ağız kuruluğu, aşırı terleme, yorgunluk, halsizlik, sinirlilik gibidir.
Tedavinin etkili ve kalıcı olabilmesi için yeterli dozda yaklaşık altı ay ile bir yıllık kullanım gereklidir. Kişi kendini iyi ve iyileşmiş hissetse bile ilaç kullanımına hekimin önerdiği süre boyunca devam etmelidir. Önerilen zamandan önce ilacın kesilmesi tedavinin yarıda kalmasına ve belirtilerin tekrarlanmasına neden olmaktadır. Bu süre kişiden kişiye ve hastalığa göre farklılık göstermektedir. Tedaviye dirençli gibi gözüken hastaların önemli bir kısmında yeterli doz ve süreyle ilaç kullanımına devam edilmediği görülmektedir.
Toplumda var olan yaygın inancın tersine bu ilaçlar uyuşturucu ilaçlar değillerdir ve bağımlılık yapmazlar. Her gün düzenli bir şekilde kullanılırlar. Bu kullanım sonucu beyin etkin maddenin belli bir oranda var olmasına alışır. İyileşme de bu sayede gerçekleşir.
Pek çok kişi kendini iyi hissetmeye başladığı için veya fayda sağladıklarını düşünmedikleri için bırakma kararı almaktadır. Kişiler bu kararın ardından birden ve doktoruna danışmadan ilaç kullanımını kesmektedir. Bunun sonucunda ilaç kesilme reaksiyonu denilen bazı belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Trisiklik antidepresan (TSA) bırakma sendromu, uzun süreli tedavinin birden sonlandırılmasıyla ortaya çıkabilecek belirtileriyle ilgili olarak tanımlanan klinik bir tablodur.
Bunlar; mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, baş ağrısı, el titremesi, uyku bozuklukları gibi belirtilerdir. Bu belirtiler aynı zamanda bağımlılıkta görülen yoksunluk belirtileriyle benzer olduğu için kişiler antidepresanların bağımlılık yaptığı gibi bir düşünceye kapılabilmektedir. Ancak bunlar beynin alışmış olduğu dozun birden ortadan kalkmasına bağlı ilaç kesilme reaksiyonlarıdır. Bu belirtilerin ortaya çıkmaması için antidepresan kullanımı doktor kontrolünde kademeli doz azaltımı yapılarak bırakılmalıdır. Bazen kullanılan ilaç tipine göre bırakmaya yardımcı olacak kısa süreli başka bir ilacın kullanımı da önerilebilir.
Depresyonun tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapi ayrı ayrı ya da birlikte kullanılabilmektedir. Antidepresanlar için ortalama yanıt oranı yaklaşık olarak %70’tir. Ancak bazen yeterli ve düzenli tedaviye rağmen hastalarda %15-35 arasında kısmi yanıtın olması ya da yanıtın hiç olmaması göz önünde bulundurulması gereken önemli konulardandır.
Antidepresanlar kişilerin hayatında var olan durumları ve sorunları değiştirmez ve ortadan kaldırmaz. Ancak var olan durumlara ve koşullara daha farklı, iyi hissedilmesine neden olarak tedavi sağlar. Psikoterapinin ise depresyonun tedavisinde en az ilaç tedavisi kadar etkili olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarla görülmüştür.
Psikoterapide daha az tekrarlama ve tedaviyi bırakma oranları görülmektedir. Ancak kişinin öncelikle terapiye başlayamayacak kadar ağır depresyon belirtileri gösterdiği durumlarda ilk olarak ilaç tedavisi başlanmalıdır. Araştırmalar antidepresan kullanımı ve psikoterapinin beraber yürütülmesinin tek başına ilaç tedavisi ve tek başına psikoterapiden daha etkili olduğunu göstermektedir. İlaç tedavi sürecine eşlik eden psikoterapide öğrenilen beceriler, başlanılan ilaç tedavisinin kalıcılığını artırırken kişiye rahatsızlık veren belirtilerin tekrarlanmaması için süreci destekler.
https://jag.journalagent.com/kpd/pdfs/kpd_7_80_17_24.pdf
https://www.draycacan.com/antidepresanlar-hakkinda-hersey
https://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-depresyon-tedavisinde-psikoterapi-77656.html
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/839437
Sana en uygun online psikolog ile eşleşmek için testi çöz
BAŞLAİlk seansın %15 indirimli
Kod: BASLA15Terapine Şimdi Başla
Terapistleri GörüntüleTerappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.