Yazan: Terappin | 06 Aralık 2022 tarihinde yayınlandı. 13 Ocak 2023 tarihinde güncellendi.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle adından sıkça söz ettirmeyi başaran ruhsal hastalıkların başında geliyor. OKB’nin günden güne bilinirliğinin artması, farkındalık açısından olumlu gibi görünse de; maalesef OKB sayılamayacak sıradanlıkla eylemlerin dahi OKB ile bağdaştırılır hale gelmesi, gerek OKB’den muzdarip kimselerin gerekse psikolog ve psikiyatrların en çok şikayetçi oldukları problemlerin başında geliyor. Özellikle düzenli ve titiz olma üzerinden OKB ile ilişkilendirilen çoğu davranışın OKB kapsamına girmiyor oluşuna karşılık ısrarla OKB gibi lanse edilmesi, hastalığın yanlış tanımlanması ve anlaşılmasına yol açabiliyor. Peki, söylentilerin aksine Obsesif Kompulsif Bozukluk nedir? Bu yazımızda OKB’yi en ince ayrıntısına kadar inceleyeceğiz. Yazı boyunca aşağıdaki sorulara cevap arıyor olacağız:
Bu sorulara vereceğimiz cevapların OKB konusunda herkesi daha bilgili ve bilinçli olmaya teşvik edeceğini, yalnızca bunla da kalmayıp OKB ile aktif olarak mücadele eden veya OKB şüphesi duyduğu için kafasında pek çok soru işareti bulunan kimselere de yararlı olacağını umuyoruz!
Takıntı haline getirildiği düşünülen en ufak bir hareketin bile Obsesif Kompulsif Bozukluk olarak kolaylıkla adlandırılabildiği bir çağdayız; ancak OKB, zannedilenin tersine her takıntı benzeri davranıştan çıkacak bir sonuç kesinlikle değil. Bunu, yazı boyunca sık sık tekrar etmeyi planlıyoruz; çünkü OKB ile karıştırılan davranışların altını tekrar tekrar çizerek yanlış düşünceleri ve bilgileri zihninizden uzaklaştırmaya çabalıyoruz. O halde şu soruya artık cevap verme vakti geldi: Obsesif Kompulsif Bozukluk nedir?
Obsesif Kompulsif Bozukluk, kişilerde anksiyeteye sebebiyet veren bir ruhsal hastalıktır. Burada altını çizmemiz gereken bir nokta var: OKB'nin anksiyeteye sebep olması, OKB ve anksiyetenin aynı şey olduğu anlamına gelmez. OKB tanısı konulan bireyler, kontrol edemedikleri obsesyonlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu obsesyonlar; düşünce, korku ya da arzular halinde ortaya çıkabilir. OKB’li bireyler, bahsi geçen kontrol edilemeyen obsesyonların yarattığı anksiyeteyle baş etmek amacıyla tekrar eden hareketlerde bulunur. Bu tekrar eden hareketlere ise ‘‘kompulsiyon (zorlantı)’’ adı verilir. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar, hastalığın adından da anlaşılabileceği üzere, hastalığı inşa eden iki ana öğedir. Bu iki öğenin birleşimiyle bireyi yoğun anksiyeteye ve strese boğan hastalık, gündelik yaşamı yaşanmaz hale getirecek seviyeye kolayca ulaşabilir.
Hem obsesyonların hem de kompulsiyonların üzerinden tekrar geçmekte fayda var. İlk olarak obsesyonlarla başlayalım. Öncelikle obsesyonlar (takıntılar); bireylerin kontrol edemedikleri, tamamen istemsizce geliştirdikleri, sık sık tekrar eden rahatsızlık verici düşüncelerdir. Obsesyonlar bireyin kontrolünde olmadıkları için günün her anında kendini gösterebilir, birden fazla kez ortaya çıkabilir. Sık rastlanan obsesyon örnekleri şunlardır:
Kompulsiyon, diğer adıyla zorlantı, bireyin obsesyonlara karşı geliştirdiği bir çeşit savunma mekanizmasıdır diyebiliriz. Bireyler, obsesyonlardan kurtulmak ve/veya kaçınmak için tekrar eden davranışlara sığınırlar. Bu tekrar eden davranışlardan beklentileri, obsesyonların önüne geçmeleri ve dolayısıyla onları sonlandırmalarıdır. El yıkamak, temizlik yapmak, bir şeyleri sürekli kontrol etmek (kapının kilitli olup olmadığını, ocağın yanıp yanmadığını kontrol etmek gibi) gibi davranışların yanı sıra zihinsel davranışlar da (1’den 10’a kadar saymak gibi) kompulsiyon kapsamına girer. Gerek obsesyonlar gerek kompulsiyonlar, bireyin yaşantısını ve diğer bireylerle etkileşimini zora sokar. Çoğunlukla gözlemlenen kompulsiyonlar şunlardır:
Kesinlikle hayır. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar esasında tüm bireylerde mevcuttur. Bu, dünya üzerindeki tüm bireylerin OKB’li olduğu anlamına elbette ki gelmez. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar tabiri caizse insan doğasının bir parçasıdır, her insan mutlaka gün içerisinde bir ya da birden fazla kez bunları tecrübe eder. OKB’li bireylerin en büyük farkı bu tecrübelerin sıklığı ve yoğunluğu sonucu yaşamın imkansızlaşacak kadar tıkanan bir raddeye gelmesidir. Sıradan bireyler, obsesyon ve kompulsiyon esnasında bunun farkında bile olmayabilirler. Öte yandan OKB’li bireyler, yaşadıklarının anormalliğini sezecek kadar sık ve yoğun şekilde obsesyon ve kompulsiyonlara maruz kalırlar. Bu da OKB'li bireyleri OKB sahibi olmayan bireylerden ayıran çizginin ta kendisidir.
Bu başlığa dek ulaştıysanız, OKB’nin tek tip bir hastalık olmadığını da anlamış olmanız olmalısınız. Çeşitli obsesyonlar ve çeşitli kompulsiyonlar mevcuttur. Her OKB’li birey aynı obsesyonları ve kompulsiyonları geliştirecek diye bir kaide yoktur. Kimi bireyler titizlikle ilgili obsesyonlar ve kompulsiyonlar yaşarken, kimileri de simetriyle ilgili obsesyonlar ve kompulsiyonlar yaşayabilir. Aynı şekilde her OKB’li bireyin tüm obsesyonlara ve kompulsiyonlara sahip olması da beklenemez. OKB teşhisi konmuş bir bireyde, bahsi geçen tüm semptomları görecek olma sanrısına düşmemek gerekir. Elbette, bazı bireyler birden fazla OKB türü ile mücadele edebilir; fakat bu, her bireyde aynı şekilde her tür OKB’nin görülebileceği anlamına gelmez.
OKB, bir anda şiddetli şekilde ortaya çıkmaz. Semptomlar yavaş yavaş ve düşük seviyede başlar. Tam da bu nedenle bireyler, OKB’den şüphelenmez; davranışlarının normal olduğu yanılgısına düşerler. Semptomların kendilerine bakacak olursak, bir önceki başlıkta saydığımız obsesyonlar ve bu obsesyonlara karşı geliştirilen kompulsiyonları tekrar etmemiz gerekir; zira ilgili obsesyonlar ve kompulsiyonlar, şiddetli seviyede ve sıkça görüldüğünde bireylerin OKB ile teşhis edilmesi neredeyse kaçınılmazdır. Yine de her zaman söylediğimiz gibi: Semptomlar bariz dahi olsa kendi kendimize tanı koymamalı, tedavi yoluna gitmemeliyiz. Uzman görüşü esastır! Buna karşın, gittikçe şiddetlenen ilgili semptomların kimilerini yineleyecek olursak, karşımıza şunlar çıkacaktır:
Bireylerde OKB’nin bir anda ortaya çıkmadığını, semptomların git gide şiddetlenip tekrar eder hale gelerek yaşamı çıkmaza soktuğunu bir önceki başlıkta belirtmiştik. Şimdi de bu semptomlara nelerin sebep olduğuna, yani bireylerde neden OKB görüldüğüne değinelim. Semptomların ortaya çıkışı ve git gide şiddetlenişi çeşitli sebeplerle ilişkilendirilir; çünkü bilimsel veriler, OKB’nin tek bir sebeple açıklanamayacağı yönündedir. Bunlar:
OKB’yi teşhis etmek için uygulanan herhangi bir test ya da analiz mevcut değildir. Teşhis koyucular ruh sağlığı uzmanlarıdır. Uzmanlar, semptomlara yönelik sordukları sorular üzerinden bireylere bu teşhisini koyar. Bu süreç elbette rastgele bir şekilde işlemez. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından kaleme alınmış olan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı veya Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (İngilizce adıyla The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, kısaca DSM.) tanı koymada ölçüt olarak kullanılır. Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’na göre OKB sahibi olmanın kriterleri şöyledir:
Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, OKB’nin ‘‘Obsesif Kompulsif Bozukluk ve İlişkili Bozukluklar’’ adında bir kategoride yer aldığını işaret etmektedir. Bu kategoride yer alan ve OKB ile ilişkili olduğu söylenen bozukluklar şunlardır:
Öte yandan OKB ile karıştırılan ya da OKB ile ilişkili olduğu sanılan bazı diğer sağlık sorunları da mevcuttur. Bu sağlık sorunları ise şunlardır:
Hayır. OKB’ye karşı herhangi bir önlem alınamaz; fakat erken tanı ve tedavi mümkündür. Erken tanı ve tedavi sayesinde bireyler OKB semptomlarını ve bu semptomların meydana getirdiği gündelik problemleri en aza indirgeyebilir.
OKB’ye yönelik tek bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Görüşülen uzmanın yönlendirmesiyle, aşağıda sıralayacağımız yöntemlerden hangisi veya hangileri OKB’li bireye uygunsa; o yöntem(ler) tedavi olarak uygulanmaya başlar:
Yukarıda saydığımız (Bilişsel Davranışçı Terapi, İlaçlar ve Maruz Bırakarak Tepki Önleme) tedavi yöntemlerinin işe yaramama ihtimali tabii ki de mevcut; fakat bu, lütfen sizi korkutmasın. Yukarıda bahsi geçen yöntemler işe yaramadığı takdirde uygulanabilecek farklı tedaviler de bulunmaktadır. Bunlar:
şeklinde sıralanbilir.
Obsesyon ve kompulsiyon şikayetleriniz varsa, bu şikayetler sıklık ve şiddet olarak sıradanlığı (en azından sizin gözlemleyebildiğiniz kadarıyla) aşıyorsa, bu konuya dair bir uzmanla görüşmeyi düşünmelisiniz. Uzmanla görüşmeniz
esnasında ona mutlaka bahsetmeniz gereken bazı noktalar var. Bu noktalar:
olarak listelenebilir.
Önemli Not: Uzmanınıza karşı %100 şeffaf ve dürüst olmalısınız. Çarpıtılarak söylenen ya da tamamen gizlenen gerçekler, tedavi sürecinizi tahmin ettiğinizden çok daha fazla etkileyecektir. Bu etkinin negatif bir etki olacağını ise söylememize sanıyoruz ki gerek dahi yok. Lütfen şeffaflık ve dürüstlük ilkelerine bağlı kalın! Unutmayın, uzmanlar ve tedavi sizlerin iyiliği için var. Üstelik uzmanınızla paylaşacağınız tüm bilgiler tamamen sizinle onun arasında olacak, üçüncü kişilere kesinlikle aktarılmayacak. Böylesi bir güven ortamında şeffaf ve dürüst olmanın ne denli kolay olacağını kendinize tekrar tekrar hatırlatmanızı tavsiye ediyoruz!
1. Cinsel Obsesyonlar: Cinsel obsesyonlar, istenmeyen ve bireyi fazlasıyla zorlayan obsesyonlardır. Bu obsesyonun bireyleri şüpheye düşüren birincil çeşidi çocuklara yönelik zihinde beliren düşünceler ve belirtilerdir. İngilizcede POCD (Pedophilia Obsessive Compulsive Disorder) olarak bilinen bu obsesyon, bireyin kendisini pedofili olmakla suçlamasına kadar gidebilir ve bireye yıkıcı zararlar verebilir. Oysa ki POCD sahibi bireyler kesinlikle pedofili değildir. Cinsel obsesyonlar, adı üzerinde, obsesyondur ve OKB kaynaklıdır. Dolayısıyla herhangi bir cinsel obsesyondan yola çıkarak bireyleri damgalamak oldukça yanlış bir davranıştır.
2. Zarar Verme Obsesyonları: İngilizcede Harm OCD olarak tanımlanan bu obsesyonlar, kişinin anlık bir agresyonla kendisine ve/veya çevresindekilere her an zarar verebilir hale gelmesinden korkması durumudur. Bu obsesyonlara sahip bireylerde kendisini ve çevresini sürekli güvende tutma isteği bulunur.
3. Kuşku ve Kontrol Obsesyonları: Kuşku ve Kontrol Obsesyonları bireyi ısrarla bir şeylerden kuşku duyma, ikna olamama ve sürekli kontrol etme dürtüsüyle meşgul eder. Bireyin şüpheci ve kontrolcü tavrı, hem kendisini hem de etrafındakileri yıpratabilir.
Terappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.