Zihnin ve bedenin, gelecekte ya da o an, ne olacağını bilmediği durumlara verdiği tepkiye endişe denir. Aslında bu tepki normaldir.
Ancak, yaşamını olumsuz etkilemeye başlıyorsa ve üzerindeki etkisi giderek artıyorsa kontrol altına almak gerekir.
Endişe nedir? Nedenleri nelerdir? Nasıl kontrol altına alınır?
Endişe, herhangi bir olayın gelecekte nasıl sonuçlanacağı belli olmasa da olumsuz sonuçlanacağına dair hissedilen bir düşünce ya da inançtır.
Bu duygu günlük aktiviteleri etkileyebilir, gerçekte yaşanabilecek bir olumsuzlukla doğru orantılı olmayabilir ve uzun sürebilir.
Görülebilecek fiziksel etkiler şunları içerir:
Psikolojik etkileri ise şunlardır:
Endişeli hissetmeni etkileyen bir çok faktör olabilir. Bunlar aşağıda belirtildiği gibi olabilir:
Çevresel faktörler endişe duymanın en önemli tetikleyicisi olsa da genetik ve medikal faktörler de büyük etkilere sahip olabilir.
Gerçekten endişe ve kaygıya neden olduğu kesin olarak kanıtlanan hiçbir "anksiyete geni" veya "gen dizisi" yoktur.
Kaygı bozukluğu ve endişeli davranışların aile içindeki bireylerde görülmesinin nedeni, genlerden çok öğrenilen ve aktarılan davranışlardır.
Eğer bir çocuğun endişeli ve kaygılı ebeveynleri varsa genetik yatkınlıktan dolayı onların sahip oldukları olumsuz davranışlar da aktarılabilir. Ya da böyle ebeveynlerle büyüdüğü için doğduğu andan itibaren bu davranışları öğrenmiş ve benimsemiş olacaktır.
Bazı ilaçların kullanımı ve madde bağımlılığı tetikleyici olabilir. Bunun yanı sıra, madde ve alkol bağımlılığından kurtulmaya çalışan insanlarda yoğun bir endişe ve kaygı hali gözlemlenmektedir.
Bununla başa çıkmanın en önemli yolu öncelikle gerçek olan ve gerçek olmayan tehlike arasındaki ayrımı iyi yapmaktır.
Hissettiğin tehlike durumunu gerçekten yaşıyor musun? Şu an o tehlikenin içinde misin? Yoksa bu olumsuz bir düşünceden ve öngörüden mi ibaret?
Yapılması gereken, gelecekle ilgili olumsuz bir inanç ya da düşünce geliştiğinde içinde bulunduğun an o durumun gerçekliğini sorgulamaktır.
Eğer düşündüğün olumsuz durumu, içinde bulunduğun anda deneyimlemiyorsan kendine şunu söylemelisin:
“Şimdi burada, içinde bulunduğum anda gelecekte olmasından korktuğum olumsuzlukla ilgili nasıl bir önlem alabilirim. Bu düşüncenin gerçekleşmemesi için neler yapabilirim?”
Kendinden hemen bir cevap almayı beklememelisin. İçinde bulunduğun anın farkına varmaya odaklanmalısın. Yapabileceklerini ve yapamayacaklarını kabullenmeye çalışmalısın.
Bu yöntemi doğru bir şekilde tekrarlamak endişeli davranışları yönetmeyi kolaylaştıracaktır.
Bir önceki paragrafta bahsedildiği gibi hissettiğin olumsuzlukları içinde bulunduğun anda, gerçekten deneyipleyip deneyimlemediğini gözlemlemek ilk ve en önemli adım. Daha sonra aşağıdaki ipuçlarını uygulaman endişe duygunu yönetmene yardımcı olabilir.
Korkuyu ya da korku yaratan herhangi bir durumu görmezden gelmemeye özen göstermelisin.
Örneğin, büyük bir kalabalığın önünde olmaktan korkuyorsan, küçük bir grup çalışanın önünde bir toplantıda yüksek sesle fikirlerini paylaşmak gibi küçük bir adım atabilirsin.
Bu, derin nefes alma ve görsel imgeleme gibi yöntemlerin bir kombinasyonunu içerir. İçinde bulunduğun durumu ya da olası olumsuzlukları hayal ederken, endişe hissetmen muhtemeldir. Bu teknikler gevşemene ve sakin bir şekilde düşünmene yardımcı olur.
Derin nefes alma tekniği:
Gözlerini kapat ve senin için en huzurlu olan yer neresi ise onu hayal et.
Olabildiğince canlı bir şekilde hayal etmeye özen göster: Gördüğün, duyduğun, tattığın, dokunduğun her şeyi görselleştirmeye çalış. Bu noktada mümkün olduğu kadar çok duygusal ayrıntıyı düşünmek çok önemlidir.
Örneğin, kendini sakin bir ırmak kenarında oturmuş olarak imgeliyorsan,
suyun üzerinde güneşin batışını gör
kuşların şarkı söylediğini duy
çam ağaçlarının kokusunu hisset
soğuk suyu çıplak ayaklarında hisset
taze, temiz havayı içine çek
Senin için dinlendirici olan yeri yavaşça ve hissederek keşfederken endişelerinin azalmasına izin vermeye odaklan.
Hazır olduğunda, yavaşça gözlerini aç ve şimdiki zamana geri dön. Bir imgeleme seansı sırasında bazen dikkatini dağılabilir veya nerede olmak istediğini zihninde canlandıramayabilirsin. Endişelenmemeye özen göster.
Pratik yaptıkça tekniği daha iyi deneyimleyebilirsin.
Olmasını beklediğin en kötü şeyin ne olduğunu düşün. Endişelendiğin olası sonuçların o kadar da kötü olmadığını fark etmeye başlayabilirsin.
Bir etkileşim nasıl giderse gitsin, çoğunlukla hayatının akışını bütünüyle değiştirecek bir etkiye değildir.
Örneğin, patronunla uzlaşamadığın da ya da sağlıksız bir iletişim kurduğunda bu hemen işini kaybedeceğin anlamına gelmez.
Başarının senin için ne anlama geldiğini yeniden tanımlayabilirsin. Yolda bir iki tümsek olsa bile başarısızlık duygunu ancak onu yönetme cesareti gösterdiğinde aşabilirsin.
Şu an içinde bulunduğun olumsuz ruh halini birçok insan farklı şekillerde deneyimlemiş olabilir. Olumsuz düşünceler de hayat akışının, insan deneyiminin bir parçası.
İşler neden kötüye gitsin ki? Başarmak istediğin şeyi hayal et ve bunu gerçekleştirmek için çabalamaya özen göster.
Senin düşüncelerin ya da sözlerin herhangi birinin düşündüğünden daha kötü değil.
"Ben bir aptalım" veya "Kendimi aptal durumuna düşüreceğim" gibi kendi kendine konuşmamaya özen göstermelisin. Bu olumsuz düşüncelerden uzaklaşmaya çalış ve gerçekçi olmayı dene.
Aşağıdaki soruları sorarak olumsuz düşüncelerine meydan okuyabilirsin:
Bir arkadaşım düşüncelerim hakkında ne derdi?
Hissettiklerimin doğru olduğuna dair elimde hangi kanıtlar var? Bunun doğru olmadığına dair hangi kanıtım var?
İnandığım bu olumsuzluk gerçekte kaç kez oldu?
Düşüncem gerçeklerden çok nasıl hissettiğime mi dayanıyor?
Tüm çabalarına rağmen hala biri hayatında sürekli bir endişe hissediyorsan mutlaka profesyonel bir destek almalısın.
Alanında uzman bir psikolog, terapist ya da danışman ile çalışmak çok etkili bir çözümdür.
Bir uzman, özel testlerle iletişim sırasında yaşadığın endişe düzeyini teşhis etmene yardımcı olabilir. Bu nedenle, sana özel bireysel tedavi yöntemleri ile yönlendirmelerde bulunur.
Bunun yanı sıra, burada bahsettiğimiz kendi kendine yardım stratejileri ve bir uzmanın önerileri kombinasyonu ile tedaviyi daha etkin hale getirmek de mümkündür.
Endişe için psikoterapinin işlevi sadece sakinliği yeniden sağlamak değil, aynı zamanda insanlara kendi kontrollerini yeniden kazanma yeteneği kazandırmaktır.
Bu süreçte tercih edilen tedavi yöntemleri, bilişsel davranışçı terapi (BTD) ve maruz bırakma terapisidir.
Bu tedavi yöntemi korkularla yüzleşmeyi içerir.
Bu terapi biçiminde, psikologlar, kontrollü klinik koşullar altında danışanları korktukları ve kaçındıkları şeylere "maruz bırakacakları" güvenli bir ortam yaratırlar. Güvenli bir ortamda korkulan nesnelere, faaliyetlere veya durumlara maruz kalmak, korkuyu azaltmaya ve kaçınmayı azaltmaya yardımcı olur.
Tedavi, danışanların olumsuz duygusal tepkileri düzenleme yeteneğini geliştirmelerine olanak tanır.
Maruz bırakma terapisinin birkaç farklı türü vardır. Alanında uzman psikoloğun senin için en uygun olan yöntemi belirmene yardım eder.
Maruz bırakma terapisinin türleri şunları içerir:
In vivo maruz kalma: Gerçek hayatta korkulan bir nesne, durum veya aktivite ile doğrudan yüzleşme. Örneğin, yılan korkusu olan birine yılanı tutması talimatı verilebilir veya sosyal kaygısı olan birine seyirci önünde konuşma yapması talimatı verilebilir.
Hayali maruz kalma: Korkulan nesneyi, durumu veya etkinliği canlı bir şekilde hayal etmek. Örneğin, travma sonrası stres bozukluğu olan birinden korku duygularını azaltmak için travmatik deneyimini hatırlaması ve tanımlaması istenebilir.
Sanal gerçekliğe maruz kalma: Bazı durumlarda, in vivo maruz kalma pratik olmadığında sanal gerçeklik teknolojisi kullanılabilir. Örneğin, uçma korkusu olan biri, bir uçağın görüntülerini, seslerini ve kokularını sağlayan ekipmanı kullanarak psikoloğun ofisinde sanal bir uçuş gerçekleştirebilir.
Interoseptif maruz kalma: Kasten zararsız, ancak korkulan fiziksel duyumlara neden olmak. Örneğin, panik bozukluğu olan bir kişiye, kalbini hızlandırmak için olduğu yerde koşması talimatı verilebilir ve bu nedenle bu duygunun tehlikeli olmadığını öğrenebilir.
Bilişsel davranışçı terapi (BDT), insanların düşünme biçimlerinin, duygularını ve davranışlarını etkilediği gözlemine dayanan bir psikoterapi biçimidir.
BDT, danışanların endişenin üç temel yönüyle başa çıkmasına yardımcı olur:
BDT, aşırı uyarılmayı azaltma becerilerini öğretir. En etkili olan yöntemleri arasında diyafragmatik nefes alma ve gevşeme teknikleri vardır.
BDT'deki, bilişsel tedavi süreci, uyumsuz duyguların ve davranışların altında uyumsuz düşüncelerin yattığı gerekçesiyle, gelecekteki olayların feci sonuçlarının beklentisi girme hali gibi çarpık düşünceleri tespit etme ve düzeltme becerilerini kazandırmaktır.
Örneğin, danışanlara, bu olumsuz düşünceleri göründüğü gibi kabul etmek yerine, kanıtları incelemeleri ve otomatik düşüncelerine meydan okumaları öğretilir.
Bu nedenle danışanların, hemen sonuca varmak, küçük olumsuz ipuçlarına temellendirerek büyük felaket sonuçları yaratmak, olumlu kanıtları görmezden gelmeyi veya önemsememeyi tercih etmek gibi düşünce ve davranış kalıpları iyileştirilmeye çalışılır.
Danışanların, dünyayı gerçekçi bir şekilde görmesi ve gerçeklikle baş etme yeteneğini alt üst eden olumsuz düşünce ve duygularla başa çıkma yöntemleri ile desteklenmesi için çalışılır.
Anxiety signs and symptoms, Mind
Anxiety disorders- Symptoms and causes, Mayo Clinic, 2018
Therapy for Anxiety, Psychology Today
What is Exposure Therapy, American Psychological Association, 2017
What is Cognitive Behavioral Therapy, American Psychological Association, 2017
3 Ways to Overcome Communication Apprehension, WikiHow, 2023
Relaxation Techniques for Stress Relief, HelpGuide.org, 2023
Sana en uygun online psikolog ile eşleşmek için testi çöz
BAŞLAİlk seansın %15 indirimli
Kod: BASLA15Terapine Şimdi Başla
Terapistleri GörüntüleTerappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.