Yazan: Terappin | 09 Ağustos 2022 tarihinde yayınlandı. 16 Ocak 2023 tarihinde güncellendi.
Dünya çapında nüfusun en az %9’nu etkiler.
Hastalık yiyeceklere nasıl anlamlar yüklediğimiz ve kendi bedenimizle olan bağımızı nasıl kopardığımızla ilgilidir.
Bedensel sağlığımıza zarar verecek kadar az ya da aşırı yeme alışkanlığıdır.
Vücut şeklini beğenmeme, kilo alma korkusu ya da başkalarının beslenme alışkanlıklarına özenme gibi takıntılarla başlayabilir.
Ağır vakalarda ciddi sağlık sonuçlarına neden olabilir ve tedavi edilmezse ölümle bile sonuçlanabilir.
Aslında aşırı dozda opioid alımından sonra en ölümcül akıl hastalıkları arasındadır.
Tedavi psikolojik, davranışsal, beslenme ve diğer tıbbi komplikasyonları da ele almalıdır.
Ancak uygun tıbbi bakım ile yeme bozukluğu olanlar sağlıklı beslenme alışkanlıklarını sürdürebilir, duygusal ve psikolojik sağlıklarını geri kazanabilirler.
Uzmanlar, çeşitli faktörlerin bu hastalığın tetikleyicisi olduğunu söylemektedir
Ailede herhangi bir kişide görülmesi halinde deneyimlenmesi çok daha mümkündür.
2015 araştırma incelemesine göre, özellikle nevrotiklik, mükemmeliyetçilik ve dürtüsellik, gibi duygusal ve davranışsal özelliklere sahip bireylerde görülme olasılığı yüksektir.
Zayıf olmak için algılanan baskılar, zayıflık için kültürel tercihler ve bu idealleri destekleyen medyaya maruz kalmak.
Tüm bunların yanı sıra, son zamanlarda, uzmanlar beyin yapısı ve biyolojisindeki farklılıkların gelişiminde de rol oynayabileceğini öne sürdüler.
Özellikle beyin mesaj gönderen kimyasalların serotonin ve dopamin seviyeleri etken olabileceğini iddia ettiler.
Yeme bozukluğu nedir, sorusunu tek bir cümle ile anlatabilsek de aslında oldukça kapsamlı, çeşitli nedenlere dayanan ve danışanların genellikle tedavisini reddettiği bir hastalıktır.
Bu nedenle her detayının yakından takip edilmesi ve bireysel tedavi yöntemleri ile iyileştirilmeye çalışılması gerekmektedir.
En sık görülen ve mutlaka bir uzmandan destek almanız gerektiğini işaret eden belirtileri aşağıda listelendiği gibidir:
Duygusal ve Davranışsal Belirtileri
Bedenimiz, psikolojimiz, işlevselliğimiz, bilişsel sağlığımız, seçimlerimiz ve davranışlarımızın hepsi iç içedir ve birbirini derinden etkiler.
Aşağıda, bir bireyin inançları veya davranışlarıyla mücadele ettiğini gösterebilecek birkaç duygusal ve davranışsal semptom bulunmaktadır.
Fiziksel Belirtileri
Sadece bedensel bir sağlık sorunu değildir. Birden fazla neden bağlı gelişebilir. Gerekli tedavi uygulanmadığında ölümle sonuçlanabilir.
Bu nedenle risk altında olan kişilerin mutlaka bir uzman yardımına başvurması gerekir.
Her yaşta ortaya çıkabilmelerine rağmen en çok gençlerde ve özellikle yirmili yaşların başlarında görülür.
Genler, bir kişinin bu hastalığı geliştirme duyarlılığını artırabilir. Birinci derece akrabalarınızın herhangi biri deneyimlemişse sizin de yaşama ihtimaliniz yüksektir.
Kilo kaybı genellikle olumlu bir pekiştiricidir. Hemen hemen her kıyafetin üzerinize sorunsuz olması, aynada gördüğünüz düz karın ve ince bacaklar daha çok diyet yapma isteği uyandırabilir.
Altta yatan bir psikolojik veya zihinsel sağlık sorunu buna katkıda bulunuyor olabilir. Bu sorunlar şunları içerebilir:
Spor takımlarının veya sanatsal grupların parçasıysanız yüksek risk altındasınız.
Sporcular, aktörler, dansçılar, modeller ve televizyon kişilikleri de dâhil olmak üzere, bir sosyal statü sembolü olarak görünüm tarafından yönlendirilen herhangi bir topluluğun üyeleri için en sık görülen hastalıklardan biridir.
Antrenörler, ebeveynler ve bu alanlardaki profesyoneller, kilo kaybını teşvik ederek istemeden yeme bozukluklarına katkıda bulunabilir.
Genellikle 10 ila 20’li yaşlar arasında rastlanır. Genç kızlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Ergen bireylerde görülme sıklığı yaklaşık olarak %5’dir ve son çalışmalar bu sıklığın giderek arttığını göstermiştir.
Birçok beslenme bozukluğu ergenlik döneminde ortaya çıkıyormuş gibi görünse de, insanların yaşamlarının daha erken veya daha geç dönemlerinde geliştirmesi de oldukça sık rastlanan bir durumdur. Örneğin, 6 yaşındaki bir çocukta da 70’li yaşlarındaki bir kadında da anoreksi vakalarına rastlanabilir.
Basmakalıp yaş aralıkları nedeniyle, bu yaş gruplarında sorunun anlaşılmaması ve farkında olunmaması insanların uygun şekilde teşhis ve tedavi edilme olasılığını düşürmektedir.
Zamanında gerekli müdahaleler yapılmaz ise bu hastalıklar şiddetli ve kalıcı hale gelebilir, uzun yıllar sürebilir ve hastaları ve ailelerini büyük ölçüde zayıflatıcı bir etkiye sahip olabilir. Avustralya'da yapılan araştırmalar, anoreksinin ortalama süresinin sekiz yıl bulimia içinse bu sürenin beş yıl olduğunu göstermektedir.
Kişi ihtiyaç duyduğu tedaviyi ne kadar erken alırsa, tam olarak iyileşme olasılığı o kadar artar.
Yeme bozukluğu nedir, diye düşünüldüğünde akıllara ya aşırı yeme alışkanlığı ya da bedensel sağlığı riske atacak kadar devam ettirilmiş sıkı diyetler gelebilir ki bu düşünceler doğrudur. Doğal olarak en temek sonuçları da aşırı kilo kaybı ya da aşırı kilo alımı şeklinde öngörülebilir.
Peki ya aslında bu hastalık düşündüğümüzden çok daha fazlasına neden oluyorsa?
Yol açabileceği diğer hastalıklar şunlardır:
Ergenler ve gençler, anksiyete ve depresyon gibi diğer zihinsel bozukluklar için yüksek risk taşır.
Ayrıca intihar davranışı veya girişimi için risk altındadır. Araştırmalar anoreksik kadınlar arasında intihar nedeniyle ölüm riskinin diğer kadınlardan beklenenden 57 kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Alkol ve uyuşturucu kullanımı da yaygın şekilde görülmektedir.
Tipik olarak, kalp hastalığı, şiddetli anoreksiya nervozalı kişilerde başlıca ölüm nedenidir.
En yaygın olumsuz etkilerinden biri Bradikardidir. Bradikardi, kalp ritimlerinin dakikada 60 atışın altında anormal bir yavaşlığıdır. Normal bir dinlenme hızı, dakikada 60 ila 100 vuruş arasında değişebilir. Kan akışı azaldığında ve kan basıncı tehlikeli bir orana düştüğünde, kalp zayıflar ve küçülür.
En uzun vadeli sağlık risklerinden biri kemiklerimizle ilgilidir. Kadınların yaklaşık yüzde 90'ı, kemik kalsiyum kaybına neden olan Osteopeni olarak bilinen bir durum yaşar.
Anoreksiyadan muzdarip insanların yüzde 40'a kadarı, ileri düzeyde kemik yoğunluğu kaybı anlamına gelen Osteoporoz ile de karşı karşıya kalabilir. Çocukların ve ergen kızların üçte ikisinden fazlası kritik büyüme dönemlerinde güçlü kemikler geliştirmezler. Erkek çocuklar da sıklıkla bodur büyümeden mustariptir. Bir hasta ne kadar az kilo alırsa, kemik kaybı o kadar şiddetli olur.
Sindirim sistemi üzerinde inanılmaz bir stres yaratır. Mide şişkinliği ve kabızlık çok yaygındır. Anoreksiya genellikle bulimik davranışlarla eşleştiğinden, bunun içerdiği temizleme veya kusma, sindirim sistemini aşırı mide asidine maruz bırakabilir ve reflü özofajit gibi durumlara yol açabilir.
Yeme bozukluğu nedir, nelere yol açar detaylı bir şekilde incelemeye çalıştık.
En doğru tedavi yöntemine karar verebilmek için türlerini ve onların etkilerini bilmekte de fayda var.
En sık görülen 9 farklı türü vardır:
Anoreksiya nervoza, boy ve yaşa göre düşük ağırlıkla sonuçlanan kendi kendine açlık ve kilo kaybı ile karakterize edilir.
Anoreksiya, opioid kullanım bozukluğundan sonra en yüksek ölüm oranına sahip hastalıktır.
Anoreksiya nervozada diyet yapma isteği, kilo alma/şişmanlama korkusundan kaynaklanır. Anoreksiyalı bazı kişiler kilo almak istediklerini ve kilo almaya çalıştıklarını söyleseler de, davranışları bu niyetle tutarlı değildir. Örneğin, sadece az miktarda düşük kalorili yiyecekler yiyebilir ve aşırı egzersiz yapabilirler. Anoreksiya nervozaya sahip bazı kişiler de aralıklı olarak aşırı yer ya da kusarak veya müshil kullanarak mideyi boşaltır.
Bulimia nervoza hastaları tipik olarak diyet yapmayı veya sadece düşük kalorili "güvenli yiyecekler" ile beslenmek yerine "yasak" yüksek kalorili besinler tüketmeyi tercih eder.
Tıkınırcasına beslenme, kişinin neyi, ne kadar yediğini kontrol edememesi halidir.
Tıkınırcasına davranış genellikle gizli hastalar tarafından saklanır. Başlarından mahcubiyet ve utanç duyarlar ve yalnızken tüketirler.
Abur cubur tüketimi çok fazladır. Genellikle hızla, doygunluğun ötesinde mide bulantısı ve rahatsızlık noktasına kadar tüketebilirler.
Bu probleme sahip kişiler, kısa bir süre içinde çok miktarda yiyecek tükettikleri, beslenmeleri üzerinde kontrol kaybı hissi yaşadıkları için yeme atakları geçirirler.
Kroniktir ve obezite, diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar dâhil olmak üzere ciddi sağlık komplikasyonlarına yol açabilir.
En az üç ay boyunca haftada bir kez aşağıdaki durumları sıkça gözlemliyorsanız mutlaka bir uzman desteği almalısınız.
Kaygı, stres, sevinç, üzüntü gibi duyguların eksikliğinde ya da çok yoğun olduğu zamanlarda bunlarla başa çıkabilmek için insanlar yiyeceklere sarılır.
En basit iki sinyali ise şu cümlelerdir:
“Tokum ama canım istiyor.”
“Sürekli bir şeyler tüketmek istiyorum”
Ana öğünler dışında aniden ortaya çıkan acıkmalar şeklinde görülür. Bu acıkmalarda en çok şekerli ve karbonhidratlı besinler tercih edilir.
Açlık krizlerine tolerans düşüktür ve doygunluk hissi oluşmaz.
Ardından yoğun bir şekilde pişmanlık ve suçluluk hissedilir. Ve bu duygularla baş edilemediği için yeni bir sağlıksız ve aşırı beslenme döngüsü başlar.
Pika, bir kişinin besin değeri olmayan gıda olmayan şeyleri tekrar tekrar yediği bir bozukluktur.
Davranış en az bir ay sürer ve klinik müdahaleyi gerektirecek kadar şiddetlidir.
Alınan tipik maddeler yaşa ve bulunabilirliğe göre değişir ve kâğıt, boya parçaları, sabun, kumaş, saç, ip, tebeşir, metal, çakıl taşları, kömür veya kömür veya kil içerebilir.
Pika olan bireylerin genel olarak gıdaya karşı bir isteksizliği yoktur.
Pika ilk olarak çocuklukta, ergenlikte veya yetişkinlikte ortaya çıkabilir, ancak çocukluk başlangıcı en yaygın olanıdır.
2 yaşın altındaki çocuklarda teşhis edilmez çünkü küçük nesneleri ağzına sokmak, 2 yaşın altındaki çocuklar için gelişimin normal bir parçasıdır.
Genellikle otizm spektrum bozukluğu ve zihinsel yetersizlikle birlikte ortaya çıkar, ancak normal gelişim gösteren çocuklarda da ortaya çıkabilir.
Yeme bozukluğu nedir, türleri nelerdir başlığı altında belki de en çok dikkat çeken türlerinden birisi “ruminasyon” yani geri çıkarma bozukluğudur.
Ruminasyon, yedikten sonra, yutulan gıdanın istemli olarak tekrar ağza geri getirilmesi ve tekrar çiğnenmesi ve tekrar yutulması veya tükürülmesi yoluyla gıdaların tekrar tekrar kusması ve yeniden çiğnenmesini demektir.
En az 1 aylık bir süre boyunca tekrar tekrar ortaya çıkabilir.
Gastrointestinal veya tıbbi bir soruna bağlı değildir.
Diğer zihinsel bozukluklarda da (örneğin, zihinsel engel) ortaya çıkabilir, ancak derecenin ve teşhisin konması için ayrı bir klinik ilgiyi garanti edecek kadar şiddetli olması gerekir.
Beslenme ihtiyaçlarını karşılamada kalıcı başarısızlık ve beslenirken aşırı seçici olma durumudur. Boğulma korkusu, mide bulantısı, kusma, kabızlık, alerjik reaksiyon kaygılar nedeni ile kaçınma gelişebilir. Dahası, bozukluk, boğulma veya gıda zehirlenmesi gibi önemli bir olumsuz olaya yanıt olarak gelişebilir ve ardından kaçınma giderek artar. Bunun yanı sıra gıdaların duyusal özelliklerine dayalı aşırı kaçınma da sıkça görülen bir durumdur. Örneğin, doku, görünüm, renk, koku gibi özelliklerinden nefret etme gibi nedenlerle besinlerden uzak durabiliriz. İştahsızlık ve besinlere karşı ilgi eksikliği de hastalığı tetikleyen unsurlardır.
Acıktığı için uykudan uyanma akşam sofralarından sonra geç saatlerce canının sürekli bir şeyler istemesi ve bu halin tekrarlayıcı/sürekli olması durumudur.
Enerji alımı geç olduğu için sabah vakitlerinde hiçbir şey tüketmek istemezler ve gece atıştırmaları giderek artar. Geceleri ise hastalar genelde bol karbonhidrat ve şekere yönelirler. Psikolojik destek ile tedavi edilmezse obeziteye yol açmaktadır.
En az çalışılmış ama en çok tanı konulan beslenme sorunudur. Yukarıda bahsedilen türlerşn hiçbirinin tanımına tam olarak uymaz.
Örneğin, Bulimia Nevroza hastaları aşırı yer ve hemen kusar. Sınıflandırılamayan grup ise aşırı yer ama çıkarmaz ya da çiğner ve yutmadan çıkarır.
Bunlar gibi normal olmayan alışkanlıkların tümü bu grubu kapsamaktadır.
Yeme bozukluğu nedir, sorusunun cevabını belki de en hızlı bulabileceğimiz yerlerden birisi sosyal medya hesaplarımızımdır.
Birçok ünlü ve tanınmış kişi sık sık bu hastalıkla gündeme gelmektedir.
Aslında hayatımızın belli dönemlerinde pek çoğumuzun karşı karşıya kalabileceği bu yemek bozukluğu nedir ve sosyal medya nasıl etkiler birlikte göz atalım.
Ulusal Yeme Bozukluğu Derneği'ne göre, 18 ila 25 yaşları arasındaki kadınlar üzerinde yakın zamanda yapılan bir araştırma, Instagram ile artan kendini nesneleştirme ve beden imajı endişeleri arasında çok sıkı ve yıkıcı bir bağlantı olduğunu gösterdi.
Sosyal medyadaki çoğu fotoğrafın düzenlenmesi ve en güzel haline getirilmesi, kişinin onaylanma arayışında rol oynar. Genellikle ne kadar "beğeni" ve aldığı yorumlarla değer kazanır. Ve insanlar beslenme alışkanlıklarını oradaki “iyi görünme” haline göre belirler.
Sosyal medyanın doğası gereği kendimizi sık sık başkaları ile kıyaslarız.
Sürekli bir başarı ve mutluluk imajı çizilir. Yeme bozukluğu nedir anlamak istiyorsanız vücut şeklinden memnun olmadığı ve kendini sürekli “diğer”leri ile karşılaştıran kimselerin sayfalarına bakabilirsiniz.
Sağlıklı olduğuna inandıkları besinleri paylaşırlar, karbonhidrat ve şeker içerikli ürünler için sürekli eleştirel bir tutum içinde olurlar. Daha da önemlisi tüm fotoğraflarında kendilerini “ideal ölçü”lere getirmeye çalışırlar.
Yeme bozukluğu nedir?
Normal olmayan beslenme alışkanlıklarının ve kaygılarının tümüdür.
Beslenme sadece yaşamsal bir ihtiyaç değil aynı zamanda bir kültürün parçası olmanın, bir benliğin inşasını ya da bir dine mensup olmanın göstergesidir.
Bir zaman dilimden diğerine, bir kültürden bir başka kültüre pek çok farklı anlama sahip olabilir ve sıkça değişiklik gösterebilir.
Arkadaşlarınız ve aileniz de alışkanlıklarınız üzerinde bir etkiye sahiptir. İnsanlar birlikteyken, yalnız oldukları zamana göre (başkalarının ne kadar yediğine bağlı olarak) daha fazla veya daha az yeme eğilimi gösterirler.
Sosyal ortamlarda yenen yiyeceklerin türü, kişinin yalnızken yediği yiyeceklerden farklı olabilir. Özellikle bir araştırmada, başkalarıyla birlikte yenen yemekler daha fazla karbonhidrat, yağ, protein ve toplam kalori içerdiğini belirtmiştir.
Mantıklı. Sonuçta, bir rakı sofrasında bir mezeyi paylaşmak eğlencelidir.
Yeme bozuklukları nedir, nasıl tedavi edilir?
Etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Ne kadar erken tespit edilirlerse, tedavi etmek o kadar kolay olur. İyileşme aylar veya yıllar alabilir, ancak insanların çoğu iyileşir. Tanı konulduktan sonra tedavi multidisipliner bir yaklaşımdır.
Bu konudaki sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında psikiyatristler, psikologlar, doktorlar, diyetisyenler veya beslenme danışmanları, sosyal hizmet uzmanları, mesleki terapistler ve hemşireler bulunur.
Tedavi, diyet eğitimi ve tavsiyesi, psikolojik müdahaleler ve depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi eşzamanlı zihinsel rahatsızlıkların tedavisini içerir.
Yeme bozukluğu nedir, uzun uzun işlemiş olduk. Şimdi sağlanabilecek bir online terapinin faydaları neler olabilir bakalım.
Terappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.