Yeme bozukluğu nedir başlıklı yazımızla bugün sizlerleyiz.
Beslenme yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen ve hayatımızda geniş bir yer tutan vazgeçilmez bir alışkanlık. Bu nedenle yeme bozuklukları hayatı oldukça zorlaştırabilir. Bu nedenle de yeme bozukluğu sıklıkla merak edilen konulardan biridir. Geniş bir yelpazesi olan yeme bozuklukları ile ilgili merak ettiğin her şeyi sana sunmak için Terappin ailesi olarak bu yazıyı hazırladık. Hazırsan başlayalım!
Yeme bozuklukları, yiyeceklere yüklediğimiz anlamlar ve kendi bedenimizle olan bağımızı nasıl kopardığımızla ilgili bir rahatsızlıktır.
Genel bir tanım vermek gerekirse, yemek bozukluğu bedensel sağlığımıza zarar verecek kadar az ya da aşırı yeme alışkanlığıdır.
Dünya çapında nüfusun en az %9’nu etkilediği bilinen yeme bozuklukları, ilk başlarda kendini vücut şeklini beğenmeme, kilo alma korkusu ya da başkalarının beslenme alışkanlıklarına özenme gibi takıntılarla gösterebilir. Yeme bozukluğu ağır vakalarda ciddi sağlık sonuçlarına neden olabilir ve tedavi edilmezse ölümle bile sonuçlanabilir.
Bu nedenle yeme bozuklukları ciddiye alınmalıdır. Yazımızda da bahsedeceğimiz yeme bozukluğu belirtilerini kendinde görmen durumunda bu konuda yardım alman önemlidir.
Yeme bozukluklarının belirtilerini duygusal & davranışsal ve fiziksel olmak üzere ikiye ayırabiliriz. En sık görülen ve mutlaka bir uzmandan destek almanız gerektiğini işaret eden belirtiler aşağıda sıralanmıştır:
Bedeninin, psikolojinin, işlevselliğinin, bilişsel sağlığının, seçimlerinin ve davranışlarının etkilendiği semptomlar şu şekilde listelenebilir:
Bazı kişiler yeme bozukluğu konusunda diğerlerinden daha fazla risk altındadır. Bu risk faktörleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Yaş: Her yaşta ortaya çıkabilmelerine rağmen en çok ergenlerde ve özellikle yirmili yaşların başlarında görülür.
Genetik: Genler, bir kişinin bu hastalığı geliştirme duyarlılığını artırabilir. Birinci derece akrabalarının herhangi biri yeme bozukluğu olan biriyse senin de bu rahatsızlığa eğilimin artar.
Aşırı Diyet: Kilo kaybı genellikle olumlu bir pekiştiricidir. Ancak verilen kilolar daha çok diyet yapma isteğine neden olup, aşırı durumlarda yeme bozukluğuna evrilebili
Psikolojik Sağlık: Altta yatan bir psikolojik veya zihinsel sorun yeme bozukluğuna katkıda bulunuyor olabilir. Bu sorunlar şunları içerebilir:
Uzmanlar, çeşitli faktörlerin bu hastalığın tetikleyicisi olduğunu söylemektedir:
Fizyolojik Faktörler: Ailede herhangi bir kişide görülmesi halinde deneyimlenme olasılığı daha fazladır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, beyindeki serotonin ve dopamin seviyelerinin de etken olabileceğini göstermektedir.
Kişilik Özellikleri: Özellikle nevrotiklik, mükemmeliyetçilik ve dürtüsellik gibi duygusal ve davranışsal özelliklere sahip bireylerde yeme bozukluğu olasılığı yüksektir.
Yeme bozukluğu testi, bireylerin yeme alışkanlıklarını ve beden algılarını değerlendirmeye yardımcı olan ve yeme bozukluklarının belirtilerini tespit etmek, risk altındaki bireyleri tanımlamak ve uygun tedaviye yönlendirmek için kullanılabilen bilimsel temelleri bir araçtır. Web sitemizde yer verdiğimiz yeme tutumu testi de bir yeme bozukluğu testidir ve yeme bozukluğuna olan yatkınlığınızı test etmeniz açısından önemli bir araçtır.
Yeme tutumu testleri genellikle bireylerin yeme alışkanlıkları, vücut algısı, kilo kontrolü ile ilgili düşünceleri ve duygusal tepkileri gibi konuları değerlendiren sorulardan oluşur. Test sonuçları, bireyin yeme bozukluğu belirtileri taşıyıp taşımadığını belirlemede rehberlik sağlar, ancak bir teşhis aracı olarak tek başına kullanılmamalıdır.
Yeme tutumu testi uzmanların, bireylerin yeme alışkanlıkları hakkında daha derinlemesine anlayış kazanılmalarına ve gerekli tedavi veya destek planları oluşturmalarına yardımcı olur. Ancak yalnızca bu testlerin sonuçlarına dayanarak bir teşhis koymak yerine bir sağlık uzmanı veya psikoloğun değerlendirmesi ve uzman görüşünü almak daha uygun olacaktır.
“Sosyal Medyanın Yeme Bozukluğuna Etkileri Nelerdir?” sorusunun bilimsel cevabı; Ulusal Yeme Bozukluğu Derneği'ne göre, 18 ila 25 yaşları arasındaki kadınlar üzerinde yakın zamanda yapılan bir araştırma, Instagram ile artan kendini nesneleştirme ve beden imajı endişeleri arasında çok sıkı ve yıkıcı bir bağlantı olduğunu gösterdi.
Beden nesneleştirme, sosyal medyadaki çoğu fotoğrafın düzenlenmesi ve en güzel haline getirilmesi ile kişinin onaylanma arayışında rol oynar.
Genellikle "beğeni" ve alınan yorumlarla değer kazanır ve insanlar beslenme alışkanlıklarını sosyal medyadaki “iyi görünme” haline göre belirler.
Kıyaslamanın en büyük nedenlerinden biri sosyal medyada çizilen sürekli bir başarı ve mutluluk imajıdır. Yeme bozukluğu olan kişiler çoğunlukla vücut şeklinden memnun olmayan ve kendini sürekli diğerleri ile kıyaslayan kişilerdir.
Beslenme sadece yaşamsal bir ihtiyaç değil aynı zamanda bir kültürün parçası olmanın göstergesidir ve toplumsal ve kültürel baskının yemek yemeye etkileri çok yönlüdür.
Arkadaşların ve ailen de alışkanlıkların üzerinde bir etkiye sahiptir. İnsanlar birlikteyken, yalnız oldukları zamana göre daha fazla veya daha az yeme eğilimi gösterirler.
Sosyal ortamlarda yenen yiyeceklerin türü de, kişinin yalnızken yediği yiyeceklerden farklı olabilir.
Özellikle bir araştırma, başkalarıyla birlikte yenen yemeklerin daha fazla karbonhidrat, yağ, protein ve toplam kalori içerdiğini göstermiştir.
Öte yandan, birlikte olduğun kişilerle daha fazla yemek yemene rağmen, toplumun güzellik algısı zayıflığı güzellediği için kendini daha zayıf olmak için baskı altında da hissedebilirsin.
Genellikle 10 ila 20’li yaşlar arasında rastlanır. Genç kızlarda erkeklere oranla daha sık görülür.
Ergen bireylerde görülme sıklığı yaklaşık olarak %5’dir ve son çalışmalar bu sıklığın giderek arttığını göstermektedir. Ancak farklı yaş dönemlerinde de başlayabilen yeme bozuklukları, sorunun anlaşılamaması ve farkında olunmaması nedeniyle bu kişilerin uygun şekilde teşhis ve tedavi edilme olasılığını düşürmektedir.
Yeme bozukluklarının en sık görülen 9 farklı türü vardır:
Anoreksiya nervoza yeme bozukluğu, boy ve yaşa göre düşük ağırlıkla sonuçlanan kendi kendine açlık ve kilo kaybı ile karakterize edilir.
Anoreksiya nervoza, yüksek bir ölüm oranına sahip hastalıktır ve tedavi edilmesi gereklidir. Anoreksiya nervozada diyet yapma isteği, kilo alma/şişmanlama korkusundan kaynaklanır. Anoreksiya nevrozalı bazı kişiler kilo almak istediklerini ve kilo almaya çalıştıklarını söyleseler de, davranışları bu niyetle tutarlı değildir.
Anoreksiya nervozaya sahip bazı kişiler de aralıklı olarak aşırı yer ya da suçluluk duygusu ile kusarak veya müshil ya da laksatif kullanarak mideyi boşaltır.
Bulimia nervoza yeme bozukluğu hastaları tipik olarak diyet yapmayı veya sadece düşük kalorili "güvenli yiyecekler" ile beslenmek yerine "yasak" yüksek kalorili besinler tüketmeyi tercih eder.
Tıkınırcasına yemek yeme, kişinin neyi, ne kadar yediğini kontrol edememesi halidir. Bu davranışlarından utanç ve suçluluk duyarlar, anksiyete yaşarlar, depresyona girerler ve bu nedenle genellikle yalnızken tüketirler. Abur cubur tüketimi çok fazladır. Genellikle hızla, doygunluğun ötesinde mide bulantısı ve rahatsızlık noktasına kadar tüketebilirler. Kusma davranışları gösterebilirler.
Tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip kişiler, kısa bir süre içinde çok miktarda yiyecek tükettikleri, beslenmeleri üzerinde kontrol kaybı hissi yaşadıkları için yeme atakları geçirirler ve sonrasında suçluluk duyarlar.
Tıkanırcasına yeme bozukluğu kroniktir ve obezite, diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar dâhil olmak üzere ciddi sağlık komplikasyonlarına yol açabilir. En az üç ay boyunca haftada bir kez aşağıdaki durumları sıkça gözlemliyorsanız mutlaka bir uzman desteği almalısınız.
Duygusal yeme bozukluğu; anksiyete, stres, sevinç, üzüntü gibi duyguların eksikliğinde ya da çok yoğun olduğu zamanlarda bunlarla başa çıkabilmek için insanlar yiyeceklere sarılır. Ana öğünler dışında aniden ortaya çıkan acıkmalar şeklinde görülür. Bu acıkmalarda en çok şekerli ve karbonhidratlı besinler tercih edilir.
Pika Sendromu, bir kişinin besin değeri olmayan gıda olmayan şeyleri tekrar tekrar yediği bir bozukluktur. Davranış en az bir ay sürer ve klinik müdahaleyi gerektirecek kadar şiddetlidir. Alınan tipik maddeler yaşa ve bulunabilirliğe göre değişir ve kâğıt, boya parçaları, sabun, kumaş, saç, ip, tebeşir, metal, çakıl taşları, kömür veya kömür veya kil içerebilir.
Ruminasyon, yedikten sonra, yutulan gıdanın istemli olarak tekrar ağza geri getirilmesi ve tekrar çiğnenmesi ve tekrar yutulması veya tükürülmesi yoluyla gıdaların tekrar tekrar kusması ve yeniden çiğnenmesini demektir. En az 1 aylık bir süre boyunca tekrar tekrar ortaya çıkabilir.
Beslenme ihtiyaçlarını karşılamada kalıcı başarısızlık ve beslenirken aşırı seçici olma durumuna kaçıngan / kısıtlı yiyecek alımı denir. Boğulma korkusu, mide bulantısı, kusma, kabızlık, alerjik reaksiyon anksiyetesi nedeni ile kaçınma gelişebilir. Dahası, bozukluk, boğulma veya gıda zehirlenmesi gibi önemli bir olumsuz olaya yanıt olarak gelişebilir ve ardından kaçınma giderek artar.
Bunun yanı sıra gıdaların duyusal özelliklerine dayalı aşırı kaçınma da sıkça görülen bir durumdur. Örneğin, doku, görünüm, renk, koku gibi özelliklerinden nefret etme gibi nedenlerle besinlerden uzak durabiliriz.
Acıktığı için uykudan uyanma akşam sofralarından sonra geç saatlerce canının sürekli bir şeyler istemesi ve bu halin tekrarlayıcı/sürekli olması durumudur. Enerji alımı geç olduğu için sabah vakitlerinde hiçbir şey tüketmek istemezler ve gece atıştırmaları giderek artar. Geceleri ise hastalar genelde bol karbonhidrat ve şekere yönelirler ve ardından utanç ve suçluluk yaşarlar. Psikolojik destek ile tedavi edilmezse obeziteye yol açmaktadır.
En az çalışılmış ama en çok tanı konulan beslenme sorunları sınıflandırılmamış yeme bozuklukları olarak kategorize edilir. Yukarıda bahsedilen türlerin hiçbirinin tanımına tam olarak uymaz. Normal olmayan yeme alışkanlıkların tümü bu grubu kapsamaktadır. Örnek olarak tırnak yeme hastalığı verilebilir.
Yeme bozuklukları etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Yeme bozukluklarının tedavi ve terapi yöntemleri, bozukluk ne kadar erken tespit edilirlerse tedavinin de o kadar kolay olmasını sağlar. Tedavide iyileşme aylar veya yıllar alabilir, ancak hastaların çoğu iyileşir.
Tanı konulduktan sonra yeme bozukluklarının tedavisi pek çok disiplini bir araya getiren bir yaklaşım sergiler. Tedavide sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında psikiyatri klinikleri, klinik psikologlar, psikoterapistler, doktorlar, diyetisyenler veya beslenme danışmanları, sosyal hizmet uzmanları, mesleki terapistler ve hemşireler bulunur.
Tedavi, diyet eğitimi ve tavsiyesi, psikolojik müdahaleler ve depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi eşzamanlı zihinsel rahatsızlıkların tedavisini içerir. Yeme bozukluğu olan kişilerin tedavisi; hastalığın ne olduğunun daha iyi anlaşılması, muhtemel birlikte ortaya çıkan bozuklukların tedavisi, egzersiz yapma ve yemek yeme yöntemlerini değiştirme gibi sağlıklı başa çıkma yöntemlerini öğrenilmesi ve besinler ile olumlu bir ilişki geliştirmesi açısından fayda sağlayabilir.
What are Eating Disorders, psychiatry.org, 2021
Common Eating Disorders, heathline.com, 2022
Eating Disorders, National Institute of Mental Health, 2022
Eating Disorders, healthdirect.gov.au, 2022
Sana en uygun online psikolog ile eşleşmek için testi çöz
BAŞLAİlk seansın %15 indirimli
Kod: BASLA15Terapine Şimdi Başla
Terapistleri GörüntüleTerappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.