Sosyal Medyanın Olumlu ve Olumsuz Yönleri Nelerdir? | Sosyal Medyanın Ruh Sağlığımıza Etkileri

Yazan: Terappin
| 28 Eylül 2022 tarihinde yayınlandı. 14 Haziran 2023 tarihinde güncellendi.
Sosyal Medyanın Olumlu ve Olumsuz Yönleri Nelerdir? | Sosyal Medyanın Ruh Sağlığımıza Etkileri

 

Günümüzde teknoloji bize sayısız imkân sunar. Zamanında sadece zorunlulukları karşılamak için kullanılmaya başlanan internet, günlük hayatımızda alışverişten sosyal ihtiyaçlarımıza kadar her türlü soru ve sorunumuzu çözmeyi vadeder hale geldi. Çevrimiçi ortamların bu bağlayıcı etkisi ise bizi sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönlerini sorgulamaya itti.

Peki ama nedir bu sosyal medya ve neden bizim üzerimizde bu kadar çok etkisi var?

Hazırsan başlayalım! 

 Sosyal Medya Nedir?

Sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir sorusunu sormadan önce bir tanım yapmanın yerinde olabileceğini düşünüyoruz. En basit tabiri ile sosyal medyanın, insanların sanal ortamda birbiri ile farklı şekillerde etkileşime girmesini sağlayan web tabanlı siteler olduğunu söyleyebiliriz. Bu sitelere verilebilecek örneklerden bazıları: Facebook, Snapchat, Instagram, Twitter, Linkedin ve hatta Youtube…Bu sitelerde çizdiğimiz sanal personamız mecradan mecraya değişebilir. Instagram’da eğlendiğimiz keyifli bir kutlamayı paylaşmamız makbulken, bunun Linkedin’deki yansıması resmi kıyafetli iş gönderimizdeki tebrikleri kabul etmemiz olabilir.  

 

 Olumlu Yönleri Nelerdir?

 Sosyal bağlantılarımızı güçlendirir: Yeni insanlarla bağlantı kurmaya ve halihazırda arkadaş oldukları kişilerle kurdukları bağlantıyı geliştirir.  Bir başka değişle gerçek hayatta tanıdığımız kişilerin, ihtiyacımız olduğunda çevrimiçi ortamda erişilebilir olmaları bizi onlara daha çok yaklaştırır.

Teknolojinin su götürmez yararlarından biri de farklı şehirlerde ve hatta farklı ülkelerdeki insanları buluşturmasıdır. Bu durum, önceden yakın olduğumuz ve mesafeler nedeniyle ayrılmak durumunda kaldığımız dostlarımız ile bağımızın kopmasını engeller.

Bir diğer faydayı incelememiz gerekirse, insanların yeni biri ile tanışırken hissettiği gerginliği, çevrimiçi ortamlarda yaşamadığını söyleyebiliriz. Çok yakından tanımadığımız biri ile sohbet ederken konu bulamamamız uzun sessizliklere yol açabilir. Mesajlar arasında bir süre olması ise sohbette yaşadığımız boşluk hissini yaratmaz.

Ek olarak farklı kültürde, etnik ve dini geçmişe sahip kişilerle temas ve iletişim kurmak, farklı kökenlere karşı hoşgörü ve saygı geliştirmenin anahtarı olabilir. Bu, özellikle çocuklar için benzersiz bir fırsat olabilir.

 Kendimizi ifade etmemize alan açar: Kullanıcılar, aynı hobilere sahip diğer kullanıcılarla tanışma fırsatı yakalarken aynı zamanda yeni ilgi alanları keşfedebilirler. Buna ek olarak ürettiğimiz şeyleri paylaşabiliyor olmamız çevremizden aldığımız destekle bizi motive eder. Olumlu duygular, iyi hissetmemizi sağlayan dopamin hormonunu salgılamamıza yardımcı olabilir. Çok sayıda beğeni alıyor olmamız, benlik saygımızda artış sağlayabilir. Bu hissiyatın olumsuz yanının ise bunu sürdürmemiz adına sürekli hesabımızı kontrol ediyor olmamız olduğu söylenebilir.

 Bilgiye erişimi kolaylaştırır: İnternet, tek tıkla birçok bilgiye anında ulaşmamızı sağlar. Ertesi günün gazetesinin basımına yetişmeyecek bilgi ve farklı perspektiften görüşlere bu sayede o anda ulaşabilmemiz mümkündür. Bu noktada sakınmamız gereken şey ise dezenformasyondur. Ulaştığımız bilgileri teyit etmek oldukça büyük önem taşır. Doğru bilgilere ulaştığımıza inandığımız güvenilir adresler bizi yaşanan güncel olaylardan haberdar kılar.

 Olumsuz Yönleri Nelerdir?

 Benlik saygısına zarar verebilir: Günümüzde teknolojik cihazlar bize dünyayı açar. Bununla birlikte dünyanın her yerinde çok güzel insanların ve yaşanan lüks hayatların bolca etkileşim alması daha onları görünür kılar. Bu da çoğu insanın bizden daha iyi göründüğünü ve daha iyi hayatlar yaşadığını düşünmemize neden olabilir. Sunulan fotoğrafların çeşitli düzenlemelerden geçtiğini ve insanların sadece mutlu anlarını paylaştıklarını bilsek de bu durum bizde güvensizlik, memnuniyetsizlik hatta kıskançlık dahi yaratabilir.

 Uzak kalma korkusu yaşatabilir: Bu konu ile ilişkilendirilen başka bir rahatsızlık ise kaçırma ve kaybolmayı ifade eden FOMO (fear of missing out) korkusudur. İnsanların hayatında strese neden olabilen bu durum, biraz önce bahsettiğimiz yanılgıda başkalarının daha iyi hayat yaşadığını ve senin bunu kaçırdığını düşünmenden ötürü ortaya çıkan durumdur.

Kişinin bu kaybolma hissiyatı ile telefonuna bağlı kalması, kaçırma hissiyatını yaşamamak adına sürekli kullanıcısı olduğu mecralarda vakit geçirmesi buna bir örnek teşkil edebilir.

 Kendin üzerine fazla düşmene neden olabilir: Hesabımızda sürekli kendimizi ve düşüncelerimizi, tespitlerimizi paylaşmak, sanal ortamda yarattığımız kişiliğimize odaklanarak gerçek hayattaki bağlarımıza daha az vakit ayırmamıza sebep olabilir. Bunun önemli bir sonucu da emek verdiğimiz o dijital imajın diğer üyelerin onayları ile doğrulanmasını düşünmemiz olabilir. Böyle bir izlenimin varlığı halinde bu durum, çaba gösterip onay alamayan kullanıcıyı psikolojik anlamda kötü hissettirebilir, dahası kişinin kendinden şüphe etmesine neden olabilir.

Bu konuda verilebilecek başka bir örnek de hepimizin çektiği selfie’ler olabilir. Sürekli kendi yüzümüze odaklanmamız, beğeni sayısını kontrol ederken uzun süre baktığımız görüntümüzde farklı kusurlar keşfetmemiz de psikolojimiz açısından kötü olabilir. Böyle bir durumda filtrelerle yarattığımız halimizi daha çok beğenip estetik yaptırmamız bile olasıdır.

 Depresyonu tetikleyebilir: Sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönlerini düşündüğümüzde aklımıza gelen ilk olumlu yön, insanları mesafelere takılmadan yakınlaştırmasıdır. Evet, bu yönü gerçekten de çok güçlüdür fakat bu olmadığında da tam tersi etki yapabilir. Uzmanlar, bu olgunun ironik biçimde yalnızlık, kaygı ve depresyon ile ilişkilendirilebileceğinden bahsediyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan geniş çaplı bir araştırma, sosyal medyayı sık kullanan kullanıcıların, arada sırada kullanan kullanıcılara oranla üç kat daha fazla depresyon belirtisi yaşama olasılıklarının olduğunu doğruladı. Gerçekleştirilen çalışmaların katılımcıları genç yetişkinlerdi.

 

Sosyal Medya Bağımlısı Olabileceğini Gösteren Bazı İşaretler:

 

İçeriğin başında sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönlerinden uzunca bahsetmeye çalıştık. Bu olgunun hayatımıza yeni girmiş olması sebebiyle uzun yıllara yayılmış araştırmalara henüz konu olmadığını söyleyebiliriz. Bununla beraber, özellikle de yeni neslin bu konuda bir bağımlılık geliştirme ihtimalinin yüksek olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Aşağıdaki bu sorular, sosyal medya bağımlılığı konusunda nasıl bir pozisyonda olduğuna dair bir fikir verebilir.

 

  • Uygulamaları kontrol edemediğinde rahatsızlık duyuyor musun?
  • Telefonuna daldığın için ortamda geçen sohbeti sıkça kaçırdığın oluyor mu?
  • Yapman gereken işleri bu nedenle ertelediğin, ihmal ettiğin oluyor mu?

 

  • İnternette geçirdiğin süre konusunda çevrendekilere yalan söyleme ihtiyacı hissediyor musun?
  • Sanal ortamda hayatını gözlemlediğin insanlara baktığında, kendi hayatının daha sıkıcı olduğunu düşünüyor musun?
  • Sanal hayatı, gerçek hayatta yaptığın aktivitelere tercih eder misin?

 

  • Son zamanlarda ailenden ve arkadaşlarından uzaklaştın mı?

 

 Ara Vermen Gerektiğini Gösteren İşaretler

 Karşılaştırma yapıyorsan: Sosyal medya, eğlence ihtiyacımızı belirli ölçüde karşılar ve bu noktada kaldığı zaman keyiflidir. Buna karşın kendimizi yetersiz ve tatminsiz hissetmemize yol açtığı anda işler değişebilir. İnanılmaz hoş insanlar, büyük başarılar, özel rotalarda gidilen tatiller ve kullanıcıların kendilerini hep en mutlu anlarında paylaşması, onların hep mutlu ve bizden çok daha iyi hayatlar yaşadıklarına dair bir yanılgı oluşturabilir. Böyle durumlarda ise araya mesafe koymak iyi bir fikir olabilir.

 Farkında olmadan kullanmaya başlıyorsan: Çevrimiçi ortamların, günlük hayatımızda bizi rahatlatan bir şeyler olduğu söylenebilir. Bununla birlikte kullanımımızın veyahut uygulamayı açıp gönderileri kaydırmaya başlamamızın bilinçli mi olduğunu yoksa bir reflekse mi dönüştüğünü sorgulamak yerinde olacaktır. Buna ek olarak ne kadar zaman geçirdiğimizi gözden geçirmek de önemlidir. En çok vakit geçirdiğin uygulamaların kullanım sürelerini telefonundan kontrol edebilir veya çevrenizdekilere bu konu hakkında ne düşündüklerini sorabilirsin.

 Gördüklerin seni mutlu etmemeye başladıysa: Sürekli paylaşım yapan birinden, sürekli alınan olumsuz haberlere kadar birçok şeyi artık talep etmek istemediğini fark edebilirsin. Sürekli olumsuz haber almak, belki de tartışmalara girmek seni kötü etkiliyor, strese sokuyor olabilir.

 Paylaşım yapmak, katıldığın etkinlikten daha ön plandaysa: Eğlenmek için bir yerlere çıktın, tarihi bir yeri gezmeye gittin, muhteşem bir manzara ile karşı karşıyasın… Mutlu olmak için katıldığın bir etkinlikte o anın tadını çıkartman sana iyi gelir. Onun yerine paylaşım yapmak için doğru anı kolluyor veya ne kadar beğeni aldığını sürekli kontrol ediyor olmak ise anı kaçırmana sebep olabilir.

 Sabah ilk gece son kontrol ettiğin şey ise: Bir araştırma, insanların %80’inin uyandıktan sonra 15 dakika içinde telefonlarını kontrol ettiğini doğruladı. Bu alışkanlık, artan stres ve kaygıyla bağlantılıdır, ayrıca zamanını ve dikkatini çaldığından gitmen gereken yere geç kalmana da neden olabilir. Yatmadan önce telefonuna bakmanın da beynini uyardığı ve uykuya dalmayı zorlaştırdığı gösterilmiştir. Bir başka değişle sadece yataktan geç kalkmana değil, aynı zamanda geç yatmana da neden olabilir.

 Dijital Detoks Nedir?

Çoğumuz, bazen isteyerek bazen de işimizin, hayatımızın kıldığı zorunluluklarla elektronik cihazlarla fazla haşır neşir oluyoruz. Fakat bazen, sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönlerini tarttığımızda olumsuz yönlerin o an için ağır bastığını hissedebilir ve bir ara vermemiz gerektiğine inanabiliriz. İşte tam o noktada bizi dijital detoks kavramı karşılar.

Dijital detoks, en basit anlatımıyla bazı elektronik cihazlardan veya çok vakit geçirdiğimiz belirli çevrimiçi ortamlardan bilinçli bir şekilde uzak durmaktır. Sıklıkla sağlıklı beslenme ile anılan detoks kelimesinin, burada belirli bir süreliğine uzak durulan platformlardan arınma olarak kullanıldığını düşünebiliriz.

 Dijital Detoksun Faydaları Nelerdir?

Dijital detoksun başlıca yararlarından biri, sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönlerini kendimiz üzerinde deneyimlemektir. “Sanal ortamların yarattığı imkanlardan hangileri beni memnun ediyor?” veya “Hangi yönü hayatımı olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahip?” sorularını sorman, belirleyeceğin ayrılık sürecinde kullanım alışkanlıklarını gözden geçirmeni sağlayacaktır. Aşağıda belirteceğimiz şu noktalar, süreçte yaşamanı öngördüğümüz faydalardan sadece bir kısmıdır:

 İşine odaklanmanı sağlar: Gün içinde bizi meşgul eden birçok işimiz vardır. Bununla beraber, çok da isteyerek yapmadığımız bir şeyde, gelen gizemli sesle konsantrasyonumuz dağılabilir ve telefonumuza yönelebiliriz. Ders çalışırken gelen mesaj, arkadaşlarımızla eğlenirken önümüze düşen üzücü bir haber, geceleri uyumaya çalışırken gelen canlı yayın bildirimi gibi bizi etkileşime çağıran uyarılar, kimi zaman gerçek ortamlardaki arkadaşlarımızı ihmal etmemize veya gerçek anlamda sosyalliği kaçırmamıza neden olabilir.

 Stres seviyeni azaltabilir: Takip ettiğimiz sayfalar, her zaman ilham veren ve pozitif enerji yayan yaşam tarzı hesapları olmayabilir. İçinde yaşadığımız coğrafya neresi olursa olsun, haberler çoğunlukla sorunlara ve mağduriyetlere işaret eder. Bunu sürekli takip etmek, kişiyi gündemden haberdar kılsa da ona her zaman iyi gelmeyebilir, bir başka deyişle onda strese neden olabilir.

 Zaman kontrolüne yardımcı olur: Gün içinde elin bilinçsizce telefonuna gidiyor mu? Sorgusuzca favori uygulamana gidip gönderileri kaydırdığın oluyor mu? Eğer cevabın evetse, kesinlikle yalnız olmadığını söyleyebiliriz. Yapılan bir araştırma, Amerikalılar sosyal medyada günde 2 saatten fazla zaman geçirdiklerini doğruluyor. Kulağa hiç de az gelmeyen bu sürenin bir kısmının da bu refleksten geldiğini söylemek çok da yanlış olmaz diye düşünüyoruz. Yapacağın dijital detoks, işte tam da bu iki saatlik süreyi sorgulamana yardımcı olacaktır. Bu konuda yapabileceğimiz bir öneri de platformda belli bir vakit geçirdikten sonra oturumunu kapatmak olacaktır. Bu, telefonuna sürekli bildirim gelmesini engelleyecek ve bahsettiğimiz o refleksi gösterdiğinde ise tekrar oturum açmanı gerektirecektir.

 

Nasıl Ara Vereceğiz? Dijital Detoks Yaparken Atlanmaması Gerekenler:

 Değiştirmek istediğin şeyleri belirle: Her şeyden uzaklaşmak gerçekten de dinlendirici olabilirdi. Buna karşın hayatımızın merkezinde, belki de mesleğimizde bize destek olan birtakım mecralar da var olabilir. Örneğin sıklıkla kullandığın bir sohbet platformundan vazgeçmen olanaksızken, sana iyi enerji vermeyen bir uygulamadan belirli süre için de olsa uzak kalman mümkün olabilir.

 Hedefler oluştur: Burada yapmak istediğin şey sosyal medya kullanımını azaltmak mı yoksa onu direkt kaldırmak mı olduğuna karar ver. Bırakmak istediğin şey, ders çalışırken konsantrasyonunu bozmasın diye mi uğraşıyorsun? O zaman iki saatlik bir uzaklaşma hedefi koy. Başka bir seçenekte de kendine sosyal medya içerisinde geçirebileceğin maksimum bir süre belirleyebilir ve o süreye sadık kalabilirsin. Alışkanlıkları değiştirmek zordur. Bu nedenle bu hedeflerini gerçekçi tut ve uzun süre boyunca istikrarla bu hedeflerini tutturmayı dene.

 Kendine destekçi bul: Aklındaki bu fikri sevdiklerin ile paylaşman, onların da desteğini almanı sağlayacaktır. Benzer çevrelerdeki insanların alışkanlıkları de benzer olabilir. Bu nedenle sosyal medya detoksunun sırasında neler yapabileceğin hakkında arkadaşlarından destek alman, senin heveslendirirken belki de arkadaşlarını teşvik etmeni sağlayabilir.

 Kendini değerlendir: Yeni alışkanlığını uygulamaya başladıktan birkaç gün sonra bir durum değerlendirmesi yapabilirsin. Bunu yaparken kendine karşı dürüst olmalısın. Yaptığın sosyal medya detoksu seni o mecradan uzaklaştırmaya yarıyor ve seni kullandığın cihazla arana mesafe koyuyorsa doğru yolda olduğunu söyleyebiliriz. Buna karşın bir platformdan uzaklaşmaya çalışırken o vakti başka bir platformda harcıyorsan, bu hedeflediğin amacın dışına çıktığın ve bu doğrultuda gerçekleştirmek istediğin hedefleri revize etmen gerektiği anlamına gelebilir.

 Uzun vadeli düşün: Süreci değerlendirirken, zorlukları analiz edip uzun vadeli düşünmeye çalışmak motivasyonunu artırabilir. Instagram’a bakmamak benim için zor muydu? Refleks olarak elim kaç kere telefonuma gitti? Telefona daha az baktığım iki saat bana ne kazandırdı? Bu soruları cevaplaman, hayatında yaratmaya çalıştığın yeni değişikliğin kapsamını belirlemen adına önem teşkil eder. Gerçekçi düşünceler, kendine koyduğun hedeflerin daha sürdürülebilir olmasını sağlayacaktır.

 

 Telefonumuzdaki Tehdit: Siber Zorbalık Nedir?

Siber zorbalık, sosyal medya platformları aracılığıyla bir kişiye karşı kasıtlı yapılan taciz, tehdit, aşağılama ve hedef göstermeyi niteleyen, rıza dışı davranıştır. Bu alanlarda anonim kalabilme ihtimalleri zorbalık yapma motivasyonlarını güçlendirebilir. Bir kişi, kendini başka birinden üstün bulmaksızın ona bu yolla saldırabilir. Bu tür zorbalık, birbirini tanıyan insanlar arasında gerçekleşebileceği gibi halka mal olmuş ünlü kişilere yönelmiş bir davranış da olabilir. Yetişkinlere dahi kendini çok kötü hissetmesine neden bu olgu, akran zorbalığı yaşayan çocukların ve gençlerin başına da gelebilir.

 

Böyle bir duruma maruz kalman halinde mesajlaşmaların ve fotoğrafların ekran görüntüsünü alman, ileride bir yere müracaat etme ihtimaline karşı kanıt olarak durmalıdır.

 

 

Kaynakça

How to Do a Digital Detox for Less Stress, More Focus, Mental Health, 2021

The Psychology of Cyberbullying, Arlin Cuncic, MA, 2022

The Link Between Social Media and Mental Health, Sherri Gordon, 2021

Excessive Social Media Use Comparable to Drug Addiction, Sherri Gordon, 2019

Paylaş
Terappin LinkedIn Terappin LinkedIn Terappin LinkedIn Terappin Youtube Kanalı

BLOG

Önerilen Diğer İçerikler

Terappin'de İlk Seansın BASLA15 koduyla %15 İndirimli

Terappin'in uzman klinik psikologları ile daha huzurlu bir hayata ulaşabileceğin terapi yolculuğuna ilk adımı at.

Terapi Yolculuğuna Başla